Bekir YEŞİLTAŞ... ACELE İŞLERE SAYGISIZLIK DA KARIŞTI


Açıklama: Günümüz şartları, birçok işi bir arada yapmaya itiyor bizi. Bir yerden bir yere, oradan başka bir yere, yollarda, bankalarda, elektrik, su, doğalgaz, PTT vs... kaybedilen zaman canımızı yeterince sıkıyor ve bazen başımızı derde bile sokabiliyor. Bu zaman kayıplarını bir...
Kategori: Misafir yazarlar
Eklenme Tarihi: 17 Aralık 2011
Geçerli Tarih: 29 Mart 2024, 17:56
Site: Gazete Tiyatroterapi
URL: http://gazete.tiyatroterapi.com/haber_detay.asp?haberID=268




             ACELE İŞLERE SAYGISIZLIK DA KARIŞTI…

   Günümüz şartları, birçok işi bir arada yapmaya itiyor bizi. Bir yerden bir yere, oradan başka bir yere, yollarda, bankalarda, elektrik, su, doğalgaz, PTT vs... kaybedilen zaman canımızı yeterince sıkıyor ve bazen başımızı derde bile sokabiliyor. Bu zaman kayıplarını bir şekilde telafi etmek için koşturuyoruz bizde işlerimiz yetişsin diye. Bütün olaylar da burada başlıyor.

Sabah erken saatte işe gitmek için otobüsleri kullanıyorsanız durumlarını biliyorsunuzdur. Binebilir ve nefes alabilirseniz şanslısınız demektir. Otobüse binmek için yapılan tüm çabalar size göre geçerli sebepleriniz. Otobüsteki tartışmalar, şoförlerin duyarsızlığı, ( İstisnalar vardır  ) bizim günaydın sözleri yerine itişip, kakışma hallerimiz. Buradan çıkıp, işe vardığımızda ayrı bir telaş. İşleri bitirip, rahat etmek için yapılan acelemiz ve yaptığımız yanlışlar. Etrafımızı görememek ayrı bir sorun. ( İşimiz düşmediği sürece tabi bu )

 Bankayla ilgili bir işiniz varsa, neyle karşılaşacağınızı bilmediğiniz için uygun saatlerde gitmek istersiniz fakat uygun saat yoktur hiçbir zaman. ( Bankaların çalışma şekillerini de göz önünde bulundurmak gerekir ) Gittiğiniz bankanın kartı varsa öncelikli bir numara alıyorsunuz, değilseniz eh biraz bekliyorsunuz canım. Arada türlü bahanelerle işlerini yaptıranlarda oluyor. Bu arada sizi bir sıkıntı alıyor, sıcak basıyor ve kalkıp ne olup bittiğine bakmak istiyorsunuz. Gerisi hayal gücünüze kalmış. Bu gibi durumlar devlet dairelerinin çoğunda da böyle sürüp gidiyor. Yolda yürürken bile insanların yüzüne bakmak için ancak onların size çarpmasını bekliyorsunuz. Birisi bir şey söylese de cevap versem düşünceleriyle dolup taşmaktayız her gün. Bir şeylerin peşinde koşarken, teşekkür ederim, sağ olun, kolay gelsin, iyi çalışmalar, merhaba, hal hatır sormalar vs… tarihe karışıyor yavaş yavaş. Bunlardan birini de duyduğunda insan şaşırıyor artık bana mı dedi diye.


 Cuma namazı çok kalabalık olur. O kadar kalabalık olur ki kapı önleri ve hatta kaldırımlarda sedirlerin üzerinde kılanlar olur. Buradaki sorun içeride başlıyor. İnsanlar, rahat edecekleri şekilde yerler seçerek oturmaları, kapıya yakın olsun hemen çıkarım düşüncesi ile dışarı da kalan insanlar, umursanmayan cep telefonları sesleri ( Bu tiyatro, sinema vs. yerlerde de geçerli ) ve çıkışta insanların birbirlerini ezercesine çıkmaya çalışmaları biraz önce yaptıkları ibadetleri hakkında düşünmeme sebep oluyor. Nedir bu acele ve saygısızlık?


 Sevgi ve Saygılarımla kelimesini unutuyor muyuz yoksa? Birbirimizin yüzüne bakmaya tenezzül etmeyen, büyüklerine saygısız, küçüklerine sevgisiz, kendisine faydasız insanlar mı oluyoruz?



Bekir YEŞİLTAŞ