Vedat SINMAZ... İPLİKÇİ BABA


Açıklama: Bir varmış,bir yokmuş. Kuşların uçmayıp, kervanların ve akbil'in geçmediği bir köy varmış orda, uzakta. O köy bizim köyümüzdür....
Kategori: Vedat SINMAZ
Eklenme Tarihi: 18 Kasım 2010
Geçerli Tarih: 28 Mart 2024, 14:02
Site: Gazete Tiyatroterapi
URL: http://gazete.tiyatroterapi.com/haber_detay.asp?haberID=95


                                      


                               İPLİKÇİ BABA

 Bir varmış, bir yokmuş. Kuşların uçmayıp,kervanların ve akbil’in geçmediği bir köy varmış orda uzakta.”O köy bizim köyümüzdür. ”Diyerek,başka bir kentten okul çocukları pikniğe gelmişler o köye.Oynamışlar, zıplamışlar, ip atlamışlar. Ve iki adet taş dikmişler oyun alanına. İki taşın arasına da bir ip germişler. İpin üzerinden atlamışlar, altından geçmişler, derken akşam olmuş. Hava kararmak üzereyken,ipleri ve taşları öylece unutup kendi kentlerinin yolunu tutmuşlar.Yalnız, gitmeden önce bir erkek, bir de kız öğrenci, taşlardan birinin üzerine “İ-B” harflerini kazımışlar.

 Aradan günler geçmiş.Köyün muhtarı,piknik alanında dolaşırken taşlar ve ip dikkatini çekmiş.İncelemiş kendi aklınca.”İ-B”Harflerine de biraz takılmış,ama bir anlam verememiş.Fakat kafasındaki karmaşadan da bayağı rahatsız olmuş.Köyün ileri gelenlerini toplamış piknik alanına.Düşünmüşler, taşınmışlar. Onlar da bir anlam verememiş ip ve taşların gizemine.

 Hemen en yakın ilçeye haber salınmış. Ne kadar okumuş insan varsa, arkeolog, psikolog, jinekolog, jeolog hepsi toplanmış. Taşları ve ipleri incelemişler. “İ-B” harflerine onlarda takılı kalmışlar. Kimisi, bunun uçan dairelerin bir  şakası olduğunu düşünmüş. Kimileri başka başka öneriler getirmişler. Ama büyük bir ittifakla bunun Evliya olduğu ve adının da İPLİKÇİ BABA olduğuna hem fikir olmuşlar.

İplikçi Baba’nın ünü tüm ilçeyi, tüm ili, tüm ülkeyi hatta civar ülkeleri sarmış. Yerli yabancı tüm insanlar buraya ziyarete gelmeye başlamış. Belediye iki taşın etrafını duvarla çevirmiş. İçine şadırvanlar yapılmış. Gece gündüz çalışmayla orası türbe haline getirilmiş. Taşların kenarına çeşmeler yapılmış. Hamam taşları, takunya, tesbih koyulmuş. İplikçi Baba gece kalkarda abdest alır diye.

Evde kalan bekar kızlar, iş bulamayan işsizler, hastalar, evsizler, yaşlılar akın akın gelip türbeyi ziyaret etmişler. Gelirken de herkes ip parçası, çarşaf parçası, bez, çaput getirip iki taşın arasındaki ipe bağlamışlar. Gittikçe yayılmış İplikçi Baba efsanesi. Uzakdoğu dan bile haftalık turlar düzenlenir olmuş.

Türbe kenarındaki boş alanlara oteller, moteller, restaurantlar, alış-veriş merkezleri kurulmuş. Köy muhtarı ve belediye başkanı bu olaydan çok mutlu olmuşlar. Çünkü İplikçi Baba sayesinde büyük bir rant elde edilmeye başlanmış.

Ülkedeki dokuma fabrikaları 24 saat kesintisiz üretim yapdığı halde türbenin bez ihtiyacını karşılayamaz olmuşlar. Yurtdışından ip ve bez ithalatı bile başlamış.

 Gel zaman git zaman aradan on iki yıl geçmiş. Ve bir grup genç gelmiş köye. Türbeye de uğramışlar. İşlerinden iki sevgili türbenin içinde iki taşın ortasına oturmuşlar sarmaş dolaş muhabbet ediyorlarmış. Bu muhabbet köylülerin tepkisini çekmiş. “ Ayıptır, günahtır, çarpılırsınız” demişler. Ama dinletememişler. İki genç sevgili onların şaşkın hallerine bakıp kahkahalarla gülüyorlarmış. Gülme krizi geçtikten sonra oğlan anlatmaya başlamış .:

-  Biz on iki yıl burada piknik yaptık. İki taşın arasına da ipi biz bağladık. Oyun oynadık. Diye ama pek dinlene olmamış hatta demiş oğlan:

- Benim adım İbrahim sevgilimin adı da Buse bu İ-B bizim isimlerimizin baş harfleri. Biz anı olsun diye buraya kazıdık. Dediyse de yine inandıramamış kimseyi onları oradan apar topar uzaklaştırmışlar.

Yine devam etmiş. İp, bez, çarşaf bağlamalar. Bağlana bağlana türbenin dışına kadar taşmış ipler, çaputlar. Çarşaflar milletin ayaklarına dolaşır olmuş. Hatta bir rivayete göre de ülke ekonomisinin o çarşaflardan birine takılıp çarşafa dolaştığı söylenir. Ben bilmiyorum. Söyleyenlerin yalancısıyım

      VEDAT SINMAZ

vedatsinmaz@gmail.com