Tülin hanım Merhaba...
Eklediğiniz yorumda bu yazının orjinali şu linktedir derken benim yazımın çalıntı olduğunu mu ima ettiniz anlayamadım... kemal bey ile defalarca çeştli toplantılarda bir araya gelerek aynı konuları tartışmış insanlar olarak biribirimizden etkilenmemiz tamamen doğaldır... ayrıca bu veya çok benzeri anlatı 1976 yılında konservatuaruın kapalı olduğu yıllarda eğitime devam ettiğimiz tepebeşı deneme sahnesinde Günay Akarsu tarafından defalarca anlatılmış ve Beklan Algan tarafından da dikte ettirlmiştir. Yani öğrendiğimizi aktardık ticari bir kaygı da olmadığına göre çalıntı kavramı düşünülemez... olsa olsa alıntıdır ama alıntının da kaynağı belirtilmelidir. İsterseniz size web sitemden bir alıntıyı ekleyeyim
Mesajın Direkt Linki Konu: SANATIN DOĞUŞU
Gönderim Zamanı: 05.Ekim.2008 Saat 13:08 - IP: 85.103.141.142
Hayatımızda Neden Tiyatro Olmalıdır
Bu günlerde ,’Tiyatro çalışmalarımız...’ sözüm sonrası, ya da bir dostumun beni birilerine ‘Kızımın tiyatro öğretmeni’ şeklinde tanıtırken yakaladığım ‘O da ney ki’, ‘Hadi yaaa… Uçmuşunuz siz’, ‘Boş işler bunlar booooş’ bakışları ve bakışlardan söze dönüşen ‘İşiniz gücünüz yok mu efendi?’,’Para kazanıyor mu bu iş?’, ‘iş bulabilceenmi bakalım?’ duyguları yine ve bir kez daha karşıma çıkıp, beynime çivi, gözüme parmak sokulurcasına dikkatime sunulduğunda kelimeleri sıralamak elzem oldu.
Yıllardır anlatıyor olmam anlaşıldığı ya da benim anlatabildiğim anlamına gelmediği için bir kez daha anlatmak borcum olsa gerek.
dünyaya gelecek ikiz bebeklerin ultrason kontrolünde doktor hareketlerini yorumlarken ‘oynuyorlar ‘ diyor... İki kardeşin oyun zamanı. Bedenleri zorla seçilecek kadar küçücük ‘can’lar oynuyorlar. Çünkü insan oynar. Oyun, henüz ana karnındayken, bize bahşedilmiş bir güç, bir armağandır.
Bir çocuk hiçbir alet, oyuncak vs. olmadığı halde tek başına saatlerce oyun oynayabilir; hem de hiç sıkılmadan. Doğumdan ölüme kadar… Bir dal parçası ‘at’ olur, bir karınca arkadaş… Bir kutu ‘ev’ olur, bir fındıkkabuğu ‘fincan’… Ancak yaşadığımız toplumun acımasız ve mekanik kuralları, daha çocukken bizi yaşlı bir insana veya bir makineye dönüştürmek ister. Yaşamı eğlenceli ve yaşanılır kılan gücümüzü, oyunu, bizden alır… Yerine verdiği ‘uyulması gereken kurallar’ listesidir.....
Gördüğünüz gibi tarih 5 ekim 2008 bu siyahla belrt,len kavramlar bize okutulan derslerdir ve dikte edilmişlerdir... Gerisinde ise benzerlik çok olmasına rağmen aynı değildir. Çünkü biz aynı kavramları savunan bu kavramların yerleşmesi için çaba sarfeden insanlarız. genellikle aynı konuları dinler tartışır, okur ve yazarız sanırım herhangi bir yanlış anlamaya sebep olmadım...
Sevgilerimle
Yazının orijinali şu lintedir:
http://kemaloruc.weebly.com/neden-tiyatro.html
Merak etmeyin ve emin olun Dursun bey Tiyatroterapiden bugüne kadar gelen ve çalışmalarımızı paylaştığımız dostlarımızın ki sayıları 1500 civarındadır her gün kendileri ve çevreleri için birşeyler yapmak yaşam biçimleri olmuştur..
Hepsiyle her daim gurur duymaktayım
Beyim bende nolcak tiyatro diyenlerdenim daha doğrusu öyleydim. hoşuma gitti anlattıklarınız da sen bırakınca noluyor Öyle eğittiğingibi kalıyorlarmı Yoksa benim ülkemin klasik adamı mı oluyorlar