Gazete Tiyatroterapi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

HABER ARA


Gelişmiş Arama

EN ÇOK OKUNANLAR

Küresel Soğuma - Küresel ısınma  Prof. Dr. Doğan Yaşar

Küresel Soğuma - Küresel ısınma Prof. Dr. Doğan Yaşar

Tarih 09 Ekim 2014, 19:42 Editör Osman Akbaşa

İnsanlık, tarih boyunca her zaman su ve gıda problemi ile karşı karşıya kalmıştır. İklimsel değişimlere uyum sağlayarak yaşamak zorundayız

İKLİMSEL DEĞİŞİMLERE UYUM SAĞLAYARAK YAŞAMAK ZORUNDAYIZ

Prof. Dr. Doğan YAŞAR

İnsanlık, tarih boyunca her zaman su ve gıda problemi ile karşı karşıya kalmıştır. İlk barajın günümüzden 6.000 yıl önce Ürdün’de (Jawa) inşa edilmesi, Anadolu’da ilk barajın, henüz Anadolu nüfusunun bir milyonu aşmadığı, 3.200 yıl öncesinde Hititler tarafından yapılması, insanlığın her zaman kuraklık ile karşı karşıya olduğunun ve dünya tarihinde çok sert kurak dönemlerin yaşandığının göstergeleridir.

Yine tarih iyi incelendiğinde, çok tanrılı dinlerde tanrıların Güneş, Yağmur ve Rüzgâr gibi doğa ile ilgili olması, tek tanrılı dinlerde yağmur duaları, insanoğlunun her zaman iklimlerle ve dolayısı ile su ve üretim ile bir sorunu olduğunun da en net göstergeleridir

Değişen iklim şartlarının bir ülkenin su, tarım, balıkçılık ve enerjisi üzerinde çok önemli etkileri bulunduğu artık bilinmektedir. Dünya nüfusunun her 45 yılda bir ikiye katlanması bu sorunların her geçen yıl daha da artmasına neden olmakta ve bu nedenle tüm gelişmiş ülkeler değişen iklim şartlarına uyum amacı ile detaylı bilimsel çalışmalar yapmaktadır.

İKLİM DEĞİŞİMİ, DİĞER BİR DEYİŞLE KÜRESEL ISINMA VE KÜRESEL SOĞUMA NEDİR?

Küresel ısınma yaz sıcaklıkların artışı ile küresel soğuma da yaz sıcaklıkların düşüşü ile olur. Yani küresel soğuma ve küresel ısınmayı yaz sıcaklıkları belirler. Örneğin küresel soğuma dönemlerine girildiğinde, düşen yaz sıcaklıkları nedeni ile kutuplara yağan 100 birim karın 95 birimi erir ve 5 birimi de buz olarak kalır. Böylece kutuptaki buzullar artar ve alansal olarak da büyümeye başlar. Küresel ısınma dönemlerinde ise, artan yaz sıcaklıkları yağan 100 birim karın tamamını erittiği gibi, fazladan 5 birim daha eritir ve böylece kutuplardaki buzulların erimesine neden olur. Ve bu nedenle kutuptaki buzullar sürekli olarak büyür ya da azalır.

Türkiye’de insanların aklına, sıcaklık denince kuraklık geliyor, daha doğrusu bilinçaltımıza bu şekilde yerleştirildi ama gerçekte sıcaklık demek yağış demektir. Örneğin bir tencere suyu ateşe koyun ve ısıtın. Ateşi ne kadar çok açarsanız buharlaşma o kadar çok olur. İklimlerde de yağmurun ana öğesi olan buharlaşma sıcaklıkla doğru orantılı olarak artar. Okyanus suları ne kadar çok ısınırsa buharlaşma ve dolayısı ile yağış miktarı artar. Bu nedenle bilimde Küresel Isınma dönemlerine “Yağmur Çağı, (Rain Age)”, küresel soğuma dönemlerine de Buzul Çağı (Ice Age) denir. Çünkü her 1 derece sıcaklık artışında yağışlar %2 civarında artar. Özetle kuraklık demek sıcaklıların düşmesi demektir.

Biz insanoğlu için, küresel ısınma dönemleri üretimin çok olduğu ve tüm dünyada tarımın yapılabildiği, yani bolluk yıllarıdır. Küresel soğumalar ise verimliliklerin çok düştüğü, özellikle Kuzey Avrupa’nın buz altında kalması sonucu tarımın yapılamaması nedeni ile açlık ve dolayısı ile savaş dönemlerinin yaşandığı yıllardır.

İKLİMSEL DEĞİŞİMLER VE TARİHTEN ÖRNEKLER

Dünyada buzullar sürekli olarak büyür ya da azalır. Yani bugünkü buzulların erimesi yalnızca ilk defa olan bir olay değildir. Buna örnek olarak Gröndland verilebilir. Günümüzden 1050 yıl öncesi, yani 960’lı yıllar. Vikingler şiddetlenen küresel ısınma nedeni ile eriyen kuzey buz denizlerinden Batı’ya doğru, hiç bilmedikleri yerlere yelken açıyorlar. Ve bir adaya ulaşıyorlar. Yemyeşil bir ada burası. Tarım yapılabilen bu adaya bir yerleşim yeri kuruyorlar ve adını da Grönland yani Greenland adını veriyorlar. Grönland’ın Türkçesi de Yeşil Karadır. Yani günümüzden 1050 yıl önce, bugün buzlarla kaplı Grönland’da, iklimler tarım yapılabilecek kadar sıcak ve güzel. Ancak 1000’li yıllara gelirken Grönland’da yeniden soğuma başlıyor. Hem de ne soğuma. Buzullar yeniden oluşmaya başlıyor ve her geçen gün Güney’e doğru büyüyerek tüm Ada’yı yeniden kaplıyorlar. Artık bu alanda tarım yapılamaması ve buz altında kalması nedeni ile Viking’ler yeniden ülkeleri olan Norveç’e dönüyorlar. Ama soğuma tüm şiddeti ile devam ediyor ve Norveç de buz altında kalmaya başlıyor. Vikingler bu kez Güney’e inmeye başlıyorlar ve İngiltere’ye saldırıyorlar. Viking’lerin bir kısmının da Tuna yolu ile Anadolu ve İran’a kadar geldikleri de bilinmektedir. Ve bu yıllarda, şiddetlenen küresel soğuma nedeni ile buzulların giderek büyümesi sonucu tarım yapamaz hale gelen tüm Kuzey Avrupa halkları açlıkla boğuşmaya başlamış ve kendi içlerindeki çatışmalara son vererek “Haçlı Ordusunu” kurarak Anadolu’ya ve Mezopotamya’ya saldırmışlardır.

Yine bu yıllarda, yani 1.000’li yıllarda dünyanın en büyük medeniyetlerden Maya uygarlığı da sessiz sedasız yok olmuştur. Tıpkı günümüzden 3.200 yıl önce, Anadolu’da ilk barajları yapan, Hitit’lerin sessiz sedasız, hiç savaşmadan yok olduğu gibi. Hitit’lerin son dönemlerinde, Mısır ve Suriye’den bol miktarda tahıl ithal ettikleri bilinmektedir. Yaptıkları barajlar ve ithal ettikleri tahıllar, Hitit’lerin ciddi bir kuraklık dönemi sonucunda tarih sahnesinden çekildiklerinin önemli göstergeleridir. Yine 1.800’lü yıllar, bilimde “mini soğuma” yılları olarak bilinen yıllardır (Little Ice Age). Özellikle 1.815 Tambora yanardağının patlaması sonucu yaz mevsiminin dahi yaşanmadığı yıllar bu dönemde gerçekleşmiştir.

Dünya tarihine baktığımızda tüm büyük savaşların ve göçlerin hep kuzeyden güneye doğru olduğu görülür. Diğer bir deyişle, dünya tarihinde Kuzey Afrika insanlarını, Mısırlıları ya da Afganları hiçbir zaman Moskova, Londra ya da Hamburg’da savaşırken görmeyiz, ancak Moskova, Hamburg ya da Londralıları her zaman Anadolu’da ve Mezopotamya’da görürüz. İşte tüm bunların ana nedeni “küresel soğumalardır”,  yani günümüzde yaşadığımız “küresel ısınmanın” tam tersi olan dönemdir. Biz Türkler de soğuma nedeni ile Orta Asya’dan Anadolu’ya gelmişizdir.

Çünkü soğuma dönemi demek sıcaklıkların ve dolayısı ile yağışların azalması demektir. Buzul alanları Kuzeyden Güneye doğru büyür ve bu bölgelerde tarım ve hayvancılığın yapılamamasına neden olur. Özellikle azalan yağışlar nedeni ile ciddi su sorunları da çıkar ve dolayısı ile büyük savaşlar çıkar. Dünyada küresel soğuma dönemleri her zaman kanlı savaşlar ya da büyük göçlerle sonuçlanmıştır. Küresel ısınma dönemleri ise barış ve huzur dolu yıllar olmuştur. Gılgamış destanı ile başlayan yazılı tarihte, yani 4.700 yıldan bu yana olan 15.000 savaşın ana nedeni, soğuma nedeni ile oluşan kuraklıklardır.

Söz konusu değişimlerde avantaj sağlayabilmek için öncelikli olarak ve en kısa sürede yapmamız gerekenler;

- Su Bakanlığı kurmak, ya da su yönetimini tek bir elde toplamak. Kritik bir yağış rejimine sahip olan Türkiye’de Su idaresinin kesinlikle tek bir elde toplanması gerekir. Çünkü Türkiye’de su sorunu yoktur, su yönetimi sorunu vardır.

- Su kanunlarını yenilemek ve özellikle yer altı sularını koruma altına almak. Bir ülkenin sahip olabileceği en önemli doğal kaynağın yeraltı suları olduğu unutulmamalıdır. Özellikle son 50 yıldır çok yağışlı bir dönem geçiriyoruz ve henüz gerçek kuraklık görmedik. Mega Volkan patlaması ya da büyük bir meteor, dünyamızı bir anda soğutarak, 5-6 yıl yağışsız dönemlere sokabilir. Bu dönemlerde tek kaynağımız yeraltı suları olacaktır. Bu nedenle özellikle dünyanın önemli tarım havzalarına sahip olan Batı Anadolu’da mümkün olduğunca barajlar yaparak, yer altı sularını soğuk dönemlerde oluşan kuraklıklar için saklamalıyız.

- Hidroelektrik santral barajları soğuma dönemlerinde boşalmaları nedeni, enerji planlarımızı gözden geçirmeliyiz. Pinatubo yanardağının 1991 yılında patlaması ile birlikte yağışlar %50 düşmüş ve barajlarımız boşalmış, HES’ler devre dışı kalmıştı. Ve Türkiye tarihinde ilk kez Bulgaristan’dan elektrik ithal etmek zorunda kalmıştı. Soğuma dönemlerinde HES’ler devre dışı kalacaktır.

- Tarım havzalarımızda, gerek ısınma ve gerekse soğuma dönemlerinde ana ve alternatif tarım ürünleri belirlemek ve modern ıslah teknikleri ile bu dönemlerde kullanılacak tohumları üretmek,

-Soğuma dönemlerinde ortaya çıkacak protein eksikliğini giderebilmek için balık çiftliklerin yer ve üretim konularında çalışmalar yapmak,

- GDO konusunda çok daha etkin çalışmalar yapmak (GDO’lu ürünlere kesinlikle karşıyım ancak bu çalışmaların devlet kontrolünde ve savunma amaçlı olarak mutlaka yapılması gerektiğini düşünüyorum)

İnsanlığı her zaman tehdit eden dönemler “Küresel Soğuma” dönemleridir. Küresel soğuma demek, az yağış, az güneş enerjisi ve dolayısı ile kıtlık demektir. Küresel ısınma dönemleri ise yağış demek, sıcaklık demek, çok üretim demek, yani bolluk demektir.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

Yazarlar

ATATÜRK VE TÜRK MUCİZESİ Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı

ATATÜRK VE TÜRK MUCİZESİ  Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı Çözüm, Atatürkçülükten, bir başka deyişle Atatürk’ün yarattığı Türk Mucizesi’ni yeniden hayata yansıtmaktan geçiyor...

Müzik üzerine yazılar -1 Abdullah Bizden

Müzik üzerine yazılar -1 Abdullah Bizden Ordunun Dereleri - Pastırmalar Denkte - Şenay'ın Ardından
 İSTANBUL Hava durumu


RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapı: MyDesign Haber Sistemi