| ||||||||||
| ||||||||||
| ||||||||||
HABER ARAEN ÇOK OKUNANLAR |
Tuğhan Akbaşak Tiyatroterapi ve biz...Tiyatrotepinin ilk ogrencisi. bu gun 10 dili ust duzey konusabilen, dunyanin en onemli universitelerindelisans ve master yapmis bir bilim adami veee tiyatroterapinin cok sevilen egitimcisi... Tiyatroterapi ve biz
Gurubumuz varlığını sürdürdüğü 11 yıldan beri, kimsenin gerçekleştiremediği, altına imzasını atmaya cesaret edemediği, başarmak için becerisine ve çabasına güvenemediği, herkesin "Olmaz böyle şey" dediği, "Hadi canım sen de" diyerek dikkate almadığı projelerle başta Beykoz olmak üzere, tüm İstanbul ve Türkiye'ye sınırsız katkıları olmuştur. Sadece birkaç tanesini örnekleyeyim:
1998 yılında oluşturulan çocuk tiyatro grubu, tüm oyuncuları "çocuk" lardan ibaret olan kadrosuyla, Türkiye'nin ilk "Kadrosunun Tamamının Çocuk Olduğu İlk Çocuk Tiyatrosu" olmuş ve bu “ilk” daha sonraları tüm ülkeye yayılmıştır; bu güne kadar belki de hiç düşünülmeyen "İşitme Engellilere İşitme Dili Çevirisiyle" tiyatro oyunu bizim tarafımızdan oynanmıştır; oynanan her oyuna ücretsiz olarak tüm il ve ilçeden, hatta otobüs tutularak köylerden okullar çağrılmış çocuklar ilk defa evet ilk defa tiyatroyla tanışmışlardır; yine hiçbir yerde görülemeyecek bir proje olarak, gelen izleyici çocuklar oyun sonrasında yaşıtları oyuncular ile aynı sahnede oyunlar oynamış, dans etmişler ve onların da ulaşılamaz olmadığını, kendilerinin de birşeyler yapabileceğini görme şansı bularak imrenme hissini sadece çocuksu bir isteğe bırakmışlardır; daha sonraları büyük ve küçük grubu tarafından sergilen sayısız oyun, müzikal, gösteri, resital, unutulmaya yüz tutmuş 27 Mart'ı yaşatma etkinlikleri, heyecanla kutlanan 29 Ekimler sadece görünür izleyici olarak onbinlere, çeşitli ülke çapındaki festival, etkinlik, yazılı ve görsel medyanın da katkılarıyla milyonlara ulaşmıştır. Bunlar sadece şu anda aklıma gelen yüzlerce paylaşımımızdan birkaç tanesidir.
.Hayatında ilk defa tiyatroyla tanışan, tiyatronun katkısıyla hayatına yön veren, onu sınırsızlığı içerisinde çeşitlendiren, kişiliğini doğru fırça darbeleriyle şekillendiren, sadece sahneye çıkanın bileceği sahne heyecanını küçücük yaşlarında yaşayan genç insanımız, yıllardır perdelerini kapatmayan sahnemiz, yıllardır canla başla, sağlık sorunlarına rağmen savaşan hocamız, değerli teknik ekibimiz, yardımcı ekiplerimiz belki de övünülmesi gereken kavramlardır.
Biz kimseye "Sınıfında kaç kişi tiyatroyu biliyor, sınıfında kaç kişi sahneye çıkmış demeyiz". Biz "SINIFINDA KAÇ KİŞİ DAHA TİYATROYU ÖĞRENEBİLİR, KAÇ KİŞİ DAHA BU ZEVKİ, ÖĞRETİYİ TADABİLİR" deriz. Onları tiyatroyla tanıştırırken nasıl daha fazla “Hayatlarına, Kültürel ve Sanatsal değerlerine Katkı Sağlayabiliriz”i düşünürüz..
BİZ MED-CEZİRLE KIYIYA SÜRÜKLENEN DENİZ YILDIZLARINI TEKER TEKER OKYANUSA ATARKEN, SADECE OKYANUSA ATTIĞIMIZI DÜŞÜNÜP, BİR SONRAKİNİ DE NASIL SUYLA BULUŞTURURUZ DEDİK. BİZ; ‘AMA ONLARDAN MİLYONLARCA VAR, YAPTIĞIMIZ NE İŞE YARIYOR’ DEMEDİK. BİLDİK Kİ, SUYLA KAVUŞTURDUĞUMUZ HER BİRİ İÇİN BİR İŞE YARIYORDU.
Burası yıllardır, cahillikle, bilgisizlikle, zevksizlikle, kültürsüzlükle savaştığımız; tükenmeye yüz tutmuş estetik beğenilerini yaşatmaya çalıştığımız; sanatı, sanatçıyı, kültürü, tiyatroyu, resimi, müziği onu anlayarak yaşatmaya çalıştığımız; insanları etkilemek uğruna sanatımızın, kültürümüzün seviyesini düşürmediğimiz, insanlarımızın beğenilerini, sanatsal ve kültürel zevklerini geliştirmeye çalıştığımız bir yerdir. Burası insanların sadece kendi kültürel ve sanatsal egolarını tatmin ettiği bir yer olamaz. Kaldı ki, gazetemiz ve sitemiz sayesinde her gün bizi yüz yüze göremeyen pek çok insana ulaşıp, projelerimizin daha da hayat bulmasını sağlıyoruz.
Hayat bir besin zinciri gibidir. Eğer insanları iyi eğitirseniz, kültür ve sanat aşılarsanız, bilinçlenir, farkındalaşır; bilgisini, becerisini, öğrenme güdüsünü tatmin etmek ister, gelişmek ister, öğrenmeyi öğrenmek ister. İşte o zaman, yani insanları eğitip, kültür ve sanatı aşıladığınız zaman o insan “Sokakta Esrar İçen” olmayacaktır, “Tiyatro ve, operayı tanıyan akşam işinden evine gelirken eşine bir çiçek, çocuğuna bir oyuncak olan , arkadaşlarıyla kimi zaman maç izlediği gibi sanat tartışmalarına da katılan, şiirlerini paylaşan, kimi zaman sanat sitelerinde gezinen ve yorum yapabilen olur. Yeter ki, biz karanlığa “Burası ne kadar karanlık” diyerek değil, bir ışık yakmaya çalışarak karşı duralım... Tuğhan Akbaşak
|
İSTANBUL Hava durumu
|
||||||||
Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |