Gazete Tiyatroterapi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

HABER ARA


Gelişmiş Arama

EN ÇOK OKUNANLAR

Gizem Girişmen

Gizem Girişmen

Tarih 14 Eylül 2010, 22:18 Editör

Hayata tutunmanın tarifi...

Gizem Girişmen-

25 Kasım 1981' de, Ankara' da doğdum. İlkokulu bitirdiğim yaz, bir trafik kazası geçirdim ve trafik kazasından sonra T5 seviyesinde omurilik felçlisiyim. Biraz yüksek bir seviyeden engelliyim aslında. Tekerlekli sandalye kullanıyorum. Kazadan sonra, beyin ve omurilik ameliyatı geçirdim. Daha sonra, Almanya' ya rehabilitasyon için gittim. Yaklaşık üç ay orada rehabilitasyon gördüm. İşte yeni yaşamıma alıştım diyelim. Ondan sonra tekrar Türkiye'ye eğitimim için geri döndüm. Aslında ilk döndüğümüz zaman, Türkiye'de biraz sıkıntılar yaşadık. Türkiye, çok fazla engele, engelli kavramına çok alışkın bir ülke değildi. İlk başta okullar çok fazla sıcak bakmadı engelli bir öğrenciyi kabul etmeye. Ama, ailemin desteğiyle ve okulum dediğim Ankara Özel Tevfik Fikret Lisesi'nin desteğiyle çok güzel bir yedi sene geçirdim. Ortaokul ve liseyi orada okudum. Liseden mezun olduktan sonra, Bilkent Üniversite'si İşletme Bölümü'nü kazandım. 2004 yılında da oradan, şeref öğrencisi olarak mezun oldum. Okçulukla tam bu sırada tanıştım.

   Okçulukla tanışmam aslında çok büyük bir tesadüf oldu benim için. Hiç aklımda yoktu. İzlemeyi severdim ama, bir gün biri bana, okçu olacaksın dese, çokta fazla inanmazdım açıkçası. Yüzme antrenmanıma ulaşmaya çalışıyordum. Ben kaza geçirdikten sonra, rehabilitasyon amaçlı, yüzmeye başlamıştım. Bir sene boyunca yüzme antrenörümle yüzdüm. Daha sonra, birbirimizin izini kaybedince, bir vesileyle ilk başladığım okçuluk antrenörümle tanıştım. Çünkü onlar, Hacettepe'den okuldan arkadaşlardı. Ona ulaşmaya çalışıyordum. Sonra, lütfen gel işte, bizim antrenmanlarımızı izle, katıl derken, bir kere denemek amaçlı yayı elime aldım, ok attım. O gün, bugündür elimde yay var. Ve paralimpik olimpiyatlarda buluverdim kendimi

Çin halkı, çok önem vermiş olimpiyatlara. Büyüğünden, küçüğüne hepsi için çok önemli. Ben şunu da anladım; ben madalya takıp bir yere gittiğim zaman, çok özel hissettim kendimi. Herkes, Çin halkından herkes, küçük-büyük herkes fotoğraf çektirmek istedi. Çok önem verdiklerini, hem madalyaya, hem sporcuya, yani madalya almasanız bile sporcuya, burada yarışan insanlara, özel olduklarını hissettirdiler. Özel olduklarını hissettirmek için, çok güzel tesisler hazırlamışlar, çok güzel hizmetler sundular. Benim beklediğimin çok çok ötesindeydi. Gerçekten organize bir olimpiyat bekliyordum. Ama, bu kadar beklemiyordum. Çok başarılı buldum. Tebrik ediyorum.

Ülkemize dönersek… Aslında Türkiye'de, engelli olarak yaşamak gerçekten zor. Bunun aksini söylemek biraz komik olur diye düşünüyorum. Her alanda, hayatın her alanında zorluklar yaşıyoruz. Türkiye'de spor yapmakta zor. Çünkü, Türkiye'de engelliler, evlerinden bile dışarı çıkmakta zorlanıyorlar, bırakın spor yapmayı. Ulaşım problemi çok büyük. Çünkü çıkıp antrenman sahasına gidemiyorlar. Veya onları yönlendirecek uygun ortamı bulamıyorlar. Dolayısıyla Türkiye'de spor yapmakta, engelli olmakta çok kolay kavramlar değil. Ama, aşılmayacak zorluklar olmadığını da düşünüyorum. Elbette zor, yani kolay değil. Birebir yaşıyorum bunu. Ama, desteğinizle, aile desteğiyle veya kendi çabalarınızla, kulüp desteğiyle bunlar bir nebze olsun aşılabilir. Çok kolay olacağını hiç bir zaman söylemiyorum ama, mutlaka hayatın içinde yer alarak, değiştirilebileceğine inanıyorum. Yani, ne kadar çok engelli bireyler, hayatın içinde yer alırsa, toplumun her kesimi sorunlarını görecektir. Çözümlerini arayacaktır. Dolayısıyla, zorda olsa bir nebze önce bizim çaba göstermemiz gerektiğine inanıyorum. Sonradan yavaş yavaş düzeleceğini düşünüyorum.

 Spora gelince  Aslında spora başladığım zaman hayalim, olimpiyatlara katılmak, daha sonra ilerledikçe, altın madalya elde etmekti. Zaman içerisinde bu amacım biraz daha farklı bir boyut kazandı. Ben başarının, başkalarıyla paylaşıldığı zaman veya başkalarına yol gösterdiği zaman, gerçek başarı olduğuna inanıyorum. Elbette ben, kişisel olarak çok büyük bir mutluluk duydum. Ailem çok büyük bir gurur duydu. Eminim, Türkiye'de aynı şekilde ama isterim ki, sadece bu benim kazandığım madalya, işte Gizem, 2008 Olimpiyatlarında madalya kazandı da kalmasın. Bir çok atılım yapılsın, engellilerin sorunlarını çözmek adına, köklü çözümler, sistematik çözümler getirilsin Türkiye'de. Arkadaşlarım daha çok spora yönelsin. Sadece okçuluk da değil,sporun her alanı olabilir. İlla madalya almaları da gerekli değil. Elit sporcu olabilirler, rehabilitasyon amaçlı yapabilirler, sosyal hayata katılmak amaçlı bunu yapabilirler, hayatlarına sporla bir renk gelir diye düşünüyorum. Ben, daha fazla gencin, daha fazla engelli bireyin, spora yönelmesi gerektiğini düşünüyorum, bayan veya erkek. Bu konuda, elimden gelen bütün çabayı göstereceğim, döndüğüm zaman.

Okçuluktan bahsetmek gerekirse… aslında çok güzel bir spor. Benim okçulukta devam edip, bu kadar ilerlememin en büyük nedenlerinden bir tanesi, okçuluk sporunda engelli bireylerle, engelli olmayan bireyler çok küçük farklarla yarışabiliyorlar. Çok ufak değişikliklerle aynı yarışmalara girebiliyorlar. Aynı atmosferi soluyabiliyorlar. Birbirleriyle aynı atmosferi paylaştıklarında, aynı duyguları birbirlerine geçirebiliyorlar. Ben o yüzden çok seviyorum okçuluğu. Herkese tavsiye ederim. Ama, çok teknik bir spor. Çok özveri isteyen bir spor. Gerçi sporun her dalı öyle, çok çaba ister, hiç bir zaman sporda başarı, tesadüfi olmaz. Çok büyük çalışma, özveri, emek fedakarlık ister. Ama, okçuluk çok teknik ve malzeme sporu olduğu için, belki birazcık daha mı özveri istiyor bilmiyorum. Bu arada ben, antrenörüme, aileme, federasyon başkanımıza, federasyon asbaşkanımıza, destek veren herkese, çok çok teşekkür etmek istiyorum. Çünkü, bu başarı sadece benim gibi görünse de, yani adı Gizem madalya aldı olsa da, arkasında çok büyük bir destek grubu olmadan alınmayacak bir başarı. O yüzden, onların adını söylemeden geçmek istemiyorum.

 

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

Portreler

Caner Eler

Caner Eler Şampiyonla aynı kaderi paylaştı... Mazeret üretmeyi seven genç dostlarım için tekrar paylaşıyorum

Reşit Galip...

Reşit Galip... Atatürk'ün Mill iEğitim Bakanlarından...
 İSTANBUL Hava durumu


RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapı: MyDesign Haber Sistemi