| ||||||||||
| ||||||||||
| ||||||||||
HABER ARAEN ÇOK OKUNANLAR |
Neden Yazdığıma dair... R. Sinan Akbaşakİnsanların farklı alışkanlıkları, beğenileri vardır. Bu kavramların oluşması karakterinizden yetişme şeklimize kadar çok çeşitli etkilenmelerle oluşur. Örneğin ben okumayı çok severim siz dinlemeyi seversiniz farklılıklar böylesi oluşur ve çeşitlenir.
İnsanların farklı alışkanlıkları, beğenileri vardır. Bu kavramların oluşması karakterinizden yetişme şeklimize kadar çok çeşitli etkilenmelerle oluşur. Örneğin ben okumayı çok severim siz dinlemeyi seversiniz farklılıklar böylesi oluşur ve çeşitlenir. Okumak… Bizim çok da tutkunu olmadığımız bir alışkanlık; Altında örnekleme yerine zorlamak yatabilir. Ama gerçek, araştırma ve öğrenmenin okumak ile başladığıdır. Sonra söz hemen köşe yazısına gelmeli değil mi? Çünkü başlık böyle… Nedir köşe yazısı? Genellikle günlük olaylar hakkında yazarların fikirlerini ve görüşlerini pek fazla detaylandırmadan ifade ettiği gazete ve dergilerde yer alan fikir yazılarıdır, özellikleri şu şekilde sıralanabilir. – Düşünceler gerçek olaylar üzerinedir – Eğitici ve bilgilendirici olması gereken konular aynı zamanda okuyan kişide merak da uyandırmalıdır. – Fazla ayrıntıya inmeden ve detaylandırılmadan anlatım yapılmalıdır. Benim tarzımda çevreden dinlenilmiş ya da okunulmuşluklardan alıntı düzeyinde keyifli eklemeler vardır – Okuyucunun inandırılması bir zorunluluk değildir ama aklıyla da dalga geçilemez. – Dil olarak, akıcı ve açık bir tarz seçildiğinde okumak kolaylaşacak ve daha eğlenceli bir hal alacaktır. Okuduklarımda yazanın karşı taraf hakkındaki olumsuzlukları veya ağır eleştirileri sıralamasından hoşlanmam. Bana anlatmasını yeğlerim beynime kazımaya çalışmasını değil… Olmaz… Olmamış… Cık cık cık yerine, ben bunu beğenmedim, bu benim tarzım değil denmesini severim. Şimdi sen anlamazsın, ben sana anlatayım tarzı ahkam kesilmesine incinirim. Aslında şöyle söyleyeyim mi? Köşe yazısı okuyucu ile sohbettir… Siz anlatırsınız okuyanınız dinler. Sohbette incitici kırıcı olur ukalalık ederseniz konuşma biter; Yazıyı da öyle düşünürüm. Ve bu kocaman girişten sonra paylaşmak istediğim küçük bir yaşanmışlık var aktarmak isterim. Bir iki gün evvel hastanede rutin kontrolüm için bulunuyor ve sıramı beklerken insanları yaşamı gözlemleme adına izlemeyi de ihmal etmiyordum. Tam karşımda ekranda kardiyoloji uzmanı haliyle kapısında bekleyenleri var. Bir hasta hemen yanı başımda oturuyor her davranışından doktor olmadığı hatta eğitimi bile olmadığı anlaşılıyor. Ayakta bekleyen elinde de dosyası ve çekilmiş kalp grafileri görünen başka bir hastaya; Şu elindeki grafiki (!) ver bakiim dedi ve şaşkın bakışlarla uzatılan kalp elektrosunu aldı… Tam da düşündüğünüz gibi hımmm… Zamanında biz de çok çektirdik bunlardan diyerek yoruma başladı. Her tepe noktasına, bak bak burada… Görüyor musun diyordu. Karşı hastanın gerçek kalp krizi geçirmesine beş kala müdahale ettim. – Dur efendi ne yapıyorsun? – Biz de çok çektirdik bunlardan… – Hasta olmakla hastalığa teşhis koymanın hiç ilgisi yok hatta zararı bile olabilir. – Sana ne oluyo ki??? İşte zurnanın zırt dediği yer… – Yahu, Adamcağıza zarar veriyorsun. Bak rengi attı bir problemi varsa doktor usulünce söyler kaldı ki o kardiyogramlar çok değerli bilgiler vermekle birlikte tam bir teşhis aracı değildir. Kâğıt üzerindeki bu çizgileri ya¬ni grafileri ancak uzman doktorlar okuya¬bilmekte ve diğer klinik bulgularla bir ara¬da değerlendirebilmektedirler.Yani uzmanı gerekiyorsa başka tetkiklere yöneltebilecek bilgileri içerir… Sen de bu uzman olamazsın. Allallaaa… Diye söylenerek kalktı uzaklaştı. İşin ilginç yanı hakkında konuşulan hasta dahil herkesin bana suç işlemişim, başkasını aşağılamışım gibi bakmasıydı. Zaten kafam da karıştı… Başta söylediklerimle çeliştim mi acaba? Birinin zarar görmesini engellerken başka birini mi incittim? Karışmamalı mıydım? Herkes susup oturuyor veya başını çeviriyor en fazla içinden çık çık çık ediyor da… Biz çok mu fazla ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ cı olduk. Bakma, duyma, görme geç mi doğrusu??? Değil… İnsanoğlu sağlıklı tepki vermelidir. Hele ki aleyhime çalışan hatta istemeden de olsa aşağılanma hissi yaşatan bir durum varsa ben tepkisiz kalamam. Siz? Onu siz bilirsiniz. Ben sohbet ederim. İşim size davranış belirtmek değil… Olsa olsa örnek paylaşırım. Bir de fıkra aktarmayı severim. Neticede fıkralar da gizliden davranış yönlendirmesi yaparlar ama siz keyif olarak algılayın lütfen… Eklediğim fıkra da anonimdir. Akşam yemeği sonrası evin sahibesi ünlü bir fotoğrafçıya; Fotoğraflarınız harika… Çok iyi bir makine kullanıyor olmalısınız der amacı iltifattır muhtemelen ama… Aldığı cevap… Umarım anlamıştır. Sizin de yemekleriniz muhteşemdi… Sanıyorum çok iyi tencereler kullanıyorsunuz. Her şeyin iyisine sahip olmanız dileklerimle
|
İSTANBUL Hava durumu
|
||||||||
Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |