| ||||||||||
| ||||||||||
| ||||||||||
HABER ARAEN ÇOK OKUNANLAR |
'KONUŞ Kİ SENİ GÖREBİLEYİM' ... Sinan AKBAŞAKBireysel ya da toplumsal ilişkilerimizin her boyutunda ve her zaman ya konuşan yada dinleyen konumunda bulunmaktayız. Her iki halde de olabileceğimiz kadar başarılı olduğumuzu söylemek pek mümkün değil gibi
“KONUŞ Kİ SENİ GÖREBİLEYİM”
Bireysel ya da toplumsal ilişkilerimizin her boyutunda ve her zaman ya konuşan yada dinleyen konumunda bulunmaktayız. Her iki halde de olabileceğimiz kadar başarılı olduğumuzu söylemek pek mümkün değil gibi, Aslında herkes konuşmayı kendi kendine, konuşa konuşa öğrenmektedir. Gel gelelim konuşma hepimizin bildiği gibi gelenek, görenek ve alışkanlıklarımızın sınırları dışına çıkamamaktadır. Bundan dolayı da konuşma genellikle becerisiz, başta öğretim olmak üzere iş ve yaşam ilişkilerimizin hemen her alanında daha az başarılı ve daha az mutlu olmamıza neden olmaktadır. Konuşma sadece bir takım sözcükleri seslerle başkalarının kulaklarına iletmek olmadığı gibi dinlemekte; sadece işitmek demek değildir. Aslında tüm benliğimizle konuşmakta ,kulağımızla işitip zihnimizle dinlemekteyiz.İşte bu çok önemli kavram nedeniyle sadece konuşma değil dinleme de bilimsel bir eğitim konusu olarak düşünülmeli ve bu konuda gerçekçi adımlar atılmalıdır.Doğru dinlemeyi bilmeyenler ki bunlar dinleme sürecinde zihinsel tepki yönünden yetersiz kalanlardır, dinleme eğitiminden geçirilerek sağlıklı bir algılama becerisine sahip olmaları sağlanmalıdır. Doğru konuşmayı bilmemek gibi doğru dinlemeyi de becerememekten hangimizin başı derde girmemiştir. Bunları söylerken dinleme eyleminin konuşmak eyleminden daha basit olmadığını, tesadüfen yada sıradan çabalarla çok daha iyi konuma gelemeyeceğini anlatmaya çalışıyorum. Konuşurken çıkardığımız seslerle belirtmek istediğimiz anlamları karşılıklı olarak benimsemek, bu sesler ve mimiklerle aşk, sevgi, nefret, dostluk, düşmanlık, özgürlük gibi pek çok kavram ve duyguyu gerçekten oluşturabilmek aslında küçük bir mucizedir. İşte kişiliğimizi ya da ilişkilerimizi yöneten ne kadar kavram varsa bu mucizede düğümlenmektedir. Olumlu doğrularda kendimizi başkalarına anlatmak; sen beni yanlış anladın, ben öyle demek istemedim, şimdi ben şunu demek istiyorum gibi tümcelerle kendi dilimizi yine kendi dilimize tercüme etmeye çalışmadan başkalarını bize kendini anlatabilmesi hepimizin çok istediği ancak pek ulaşamadığı özlemi değil midir. Aslında konuşmanın biriktirilmiş malzeme(okumak ve dinlemek) ve bunların kullanımı olduğunu unutmamalıyız. İyi okuyamayıp iyi de dinleyen olamadıysak doğru konuşabilmenin mucizeler beklemekten farkı yoktur. Toplumumuzda doğru konuşanların sayısının artıp artmadığı da kendinize sormanız gereken bir sorudur… Bunun artmadığını ve iyi örneklerin azaldığını düşünüyorsanız kendinizin bile attığınız e postalarda sosyal paylaşım sitelerinde biraz da tembelliğin getirdiği eksik yazmanın eksik konuşmayı çoğaltacağı kavramını bir kez daha düşünmenizi öneririm. Beykoz vakfı tiyatro bölümünde vermek istediğim önemli kavramlardan biriside konuşabilme ve dinleme tekniklerini her yaş gurubuna uygun seviye oluşturarak öğrencilerimin hayatlarına dahil edebilmektir. Çünkü konuştuğunu anlatabilen, dinlediğini anlayabilen insanların oluşturduğu toplumlar mutlu olabilmenin temel faktörlerinden birini belki de en önemlisini yakalayabilmiş toplumlardır. Anlatabilecek, anlayabilecek kadar çok sevginiz olsun.
R.Sinan AKBAŞAK
|
İSTANBUL Hava durumu
|
||||||||
Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |