Gazete Tiyatroterapi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

HABER ARA


Gelişmiş Arama

EN ÇOK OKUNANLAR

Yaşama Müdahale... R.Sinan Akbaşak

Yaşama Müdahale... R.Sinan Akbaşak

Tarih 07 Mart 2014, 10:37 Editör

Anne baba olarak çocuklarımızla ilgili bir sorunla karşılaştığımızda neyi nerede eksik yaptığımızı düşünmek yerine, iyi yaptığımızı sandığımız şeyleri düşünür, sorunu anlamak yerine kendimizi temize çıkarmaya çalışırız...



Yaşama Müdahale

Yıllardır çocuklarla birlikteyim. Ek olarak küçücük iki insanın gelişimini de yakından izliyorum. Torunlarım, çiçeklerim… Hayran olmamak elde değil. Ama bebek, çocuk diye değil küçük insan diye bakılmalı.

Mama desteği bir takım gıdalar verildiğinde çok keyifle çiğnemeye çalıştıklarını gözlemledim. Her yiyeceğe böyle davransalardı bu çok sıradan bir şey olacaktı; ama bazı yiyecekleri çok küçük bir kontrolden sonra dilleriyle itip yüzleriyle de tepki verdiklerini izledim ve inanın hayran oldum.  Hay yaradana kurban… Nasıl ve neye göre değerlendirerek reddettin… Bu ne mükemmel bir kavram… Tarif edecek kelimeleri bulamıyorum. Efendim aldıkları ana sütü ilk mama vs. beğenilerini oluşturuyor… Belki; ama ikiz kardeşler ve ikisinin de beğenileri çoook farklı. Tam olarak kendi değerleri programlanmış farklı bir küçük insan değil mi? Şimdi nasıl olur da kendi beğenilerimizi kabul ettirmeye çalışırız… Yemesi lazım, gerekli... Bu kadar basit mi?

Biraz daha detaylı bakalım.  Gelinim yumurtaya karşı hassastır. Yiyemez. Kesinlikle vücudu reddeder, hasta olur. Ama çocukları eksik kalmasın düşüncesiyle yedirmeyi birkaç kez denedi… Değil yumurtayı içinde yoğun yumurta olan gıdaları bile reddediyorlar. Şimdi detayları göz ardı eden bir anne; ‘yemesi lazım’ diyerek zorlar ve kesinlikle bir probleme sebep olurdu... Hâlbuki kendisinde de olan belki de bir kimyasal eksiklik ya da fazlalık yumurtayı kabul etmesini engelliyor. Bu, genetik olarak çocuklara da geçmiş. Bu bir sorun mu? Asla… Sorun rahatsızlık oluşturmasına rağmen yedirmeye çalışmak.

Anne baba olarak çocuklarımızla ilgili bir sorunla karşılaştığımızda neyi nerede eksik yaptığımızı düşünmek yerine, iyi yaptığımızı sandığımız şeyleri düşünür, sorunu anlamak yerine kendimizi temize çıkarmaya çalışırız.

Hiçbir sorun bir anda oluşmaz… Sorunu oluşturan olaylar bir zincirdir ve zaman içerisinde birbirini takip ederek eklenir, çoğalırlar.

Konuyu çok teknik hale getirmek yerine yaşadıklarımızdan örnekleyerek devam etmek isterim. Tabii ki hayatımızda kimyasal sorunlar kadar davranış sorunları da yaşanabilir.

Çok sevdiğim tatlışlarımdan bir güzel, her yaptığı sunuşun ardından: Öğretmenim… Yapabildim mi, sorusunu eklemeye başladığında: Bak güzelim, birbirimizi çok severiz burada bir sorun yok; ama hayat böyle devam etmeyebilir.

Şimdi benim seni çok sevdiğim durumunda cevabım sunduğundan önce seninle ilgili olarak Ooo, harikaydın… Çok başarılı… Şeklinde olabilir. Tersi durum olduğunda -yani senden çok da hoşlanmadığımı varsayalım- sunumuna, iyi de olmasına rağmen eh… Pek de olmamış, hatta hiç olmamış şeklinde tepki verebilirim. Bu yüzden kararı kendin verebilmelisin. Bir ödev, gösteri, resim fotoğraf her neyse altına imzanı atacağın bir şey yaptığında önce kendi değerlendirmeni yapmaya çalış… Ne yapmak istiyordum… Ne kadarını yapabildim… Yeterince emek verdim mi? Elimden gelen bu mudur? Daha iyi olabilir miydi? Gibi sorulara samimi cevaplar oluşturmaya çalış ama ölçü ‘sen’ ol… Yani, sen nasıl buldun…

 Diyebilirsiniz ki; bir çocuk, bir genç insandan bahsediyoruz… Bu değerlendirmeyi yapabilecek mi? Evet yapabilmesi ve bunun için bir yerden başlaması lazım. Böyle olmadığında hiçbir şeyi kendisi için yapmayan hep başkasının değerlerine göre yaşayan bir birey oluşacak. Bu kavram, bizim gelişme konusunu ciddi takip etme sorumluluğumuzu azaltmıyor… Sadece daha akılcı olmamızı gerektiriyor.

Mesele genç insanın hayatına yapılan dokunuşların kolaycılığı ve kaçışları oluşturmamasıdır.

Hayatımızda sadece genç insanlar mı var? Değil elbette… Onlar kadar, belki de durumları daha hassas yaşlılarımız unutulmamalı...

Hayatımızdan bir örnek ekleyiverelim: Annem gözümün nuru, kıymetlim… Babam rahmetliden kalan maaşını eşim eşliğinde alır ve kendi harcamalarını kendi planlar. Her konuda desteğiyiz. Ancak bunu hep özenerek yaparız. Tüm faturaları benim hesabımdan otomatik ödenir. Annem gelen faturalardan hesaplayarak parasını bırakır ve ben asla itiraz etmem alırım. Aklınızdan sen niye ödemiyorsun gibi bir şey geçti, değil mi… Açıklasam… Ben veya kardeşlerim bunun için hazırız ve can atarız. Ama istediği zaman hiç söndürmeden, istediği zaman yüksek ısıda kaloriferini yakan anacım çocuklarından biri faturasını ödemeye kalktığı anda asla kıyamaz ve kesinlikle yaşam kalitesini düşürecek kısıntılara gider. Şimdi bana hak verdiğinizi düşünüyorum.

Her insanın, en küçücüğün bile kendi beğenileri ve tarzı var. Saygı duyulmalı. Ne dersiniz…

Her iyi şey sizinle olsun.


Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

R. Sinan AKBAŞAK... Köşe Yazıları

Nerede hata yapıyoruz... R.Sinan Akbaşak

Nerede hata yapıyoruz... R.Sinan Akbaşak ...televizyon kanallarımızdan bir bey elinde mikrofonla yakaladığı insanlara sorular soruyor. Özde basit sorular an...

Kelimelerin Senfonisini dinler miydiniz... R.Sinan AKBAŞAK

Kelimelerin Senfonisini dinler miydiniz... R.Sinan AKBAŞAK ... ve siz dinleyesiniz diye "Kelimelerin Senfonis"i tek kişilik gösteri olarak ayda iki kez karşınızda olacak... D...
 İSTANBUL Hava durumu


RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapı: MyDesign Haber Sistemi