Gazete Tiyatroterapi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

HABER ARA


Gelişmiş Arama

EN ÇOK OKUNANLAR

'Ben huysuz muyum...' R.Sinan AKBAŞAK

'Ben huysuz muyum...' R.Sinan AKBAŞAK

Tarih 13 Haziran 2014, 08:42 Editör

Ben öyle her şeyi beğenmem yaşadıklarımı gördüklerimi duyduklarımı hissettiklerimi hep ölçerim hep bir değerlendirme içerisindeyim.



Ben huysuz muyum?

Saat sabahın altısı... Uyandım. 

  Biir: insanın kalkma mecburiyeti yoksa uykunun tadı azalıyor. İkiiiher şeye rağmen yeşillikler içerisinde ve bir miktar temiz havayla birleşen bir kaç saatlik uyku yetiyor. İşe gitmiyoruz ya öyle zınk diye kalkılmaz bir miktar düşünülür… Yarım rüya görülür… Bu aşmada kalkayım ve yazayım istedim…

  Ben öyle her şeyi beğenmem yaşadıklarımı gördüklerimi duyduklarımı hissettiklerimi hep ölçerim hep bir değerlendirme içerisindeyim.

 Girdiğim ortamın havasını koklarım. Fiziksel olarak ama… Temiz mi? ek kokularda rahatsız edicilik var mı? ya da güzel kokular varsa nerden geliyor… Çiçek mi oda parfümü mü? bir insandan mı geliyor… İlk tespitlerim sonrası değerlendirmeler devam eder… Bu buraya niçin konmuş… Bu pek de iyi olmuş… Aa ne kadar zekice… Ne alaka şimdi? 

 Çayıra yürüyüşe çıktım diyelim… Sabah biçilmiş çimlerin kokusunu duymanın tadını yaşarım… Sokak hayvanlarının kulaklarının küpeleri var mı incelerim. Yürüyenlerin amacını bulmaya çalışırım. Kıyafetini göstermek için yürüyenle sporu geyik yapmak sayanları, geçerken selam verme medeniyetini taşıyanlarla kan ter içerisinde kalmış koşucuları izleyebilirim.

 Sonrası eve…  Ekmek gazete için uğradığım esnafın esnaflığı çok önemlidir… Tanıdığım hatır sorabildiğim,’ hoş geldin ağabey’leri duyabileceğim yerleri tercih ederim.

 Yemek yerken olabildiğince açık havayı tercih ederim. Masayı rastgele hareketle geometrik kural dışına çıkardıysak düzeltmek isterim. Yemeğin içindeki sevgiyi fark eder detayları değerlendirir birkaç defa teşekkür edebildiğim gibi tarzım olmayan bir konuyu da kibarca belirtirim.

 Kahvaltı keyif öğünüdür… Ölçülü yenecek olunsa da sofranın renkli zenginliğini severim(reçeller) her gül reçeline baktığımda çocukluğumu görür, ananemin kokusunu duyar anarım. Çayın rengi çay gibi olmalı, kokusu mis gibi olmalı yani asla kaynamış olmamalıdır. Öyle kabak hoşafı gibi çayı içemem doğrusu. Sağlıklısı öyle…  dediğinizi duyar gibiyim de o çayın yanına sigara da yakacak mısınız biraz sonra? hani sağlık şaka şaka... Peynirin beyaz olması yetmez sertliğinin, tadının, tuz miktarının değerlendirmesini yapar hesaplı yediğim ekmeğin uç kısmını ve artı bir dilim payımı yerim. Uç kısmının ölçüleri hep bildiğim değerlerdedir… Bir gün büyük bir gün küçük olmaz. Bu özeni değer vermek olarak algılar birkaç kez teşekkür ederim.

 Yemek sonrası anında kaçarmışçasına toplanan sofralar yerine;  yemek var ki yenmiş…  Yenmiş ki bulaşık çıkmış… Çok şükür felsefesiyle (Büyük yenge Fehime Erol’u rahmetle anarak) sofra başı muhabbetini severim.

   Hatunum, hayat arkadaşım yoldaşımla annem, çocuklarım için, iyilik güzellik ve kolaylık desteği olarak neler yapabileceğimizi düşünür, elden gelenleri yapar olmayanları hayal ederiz… Yapmış olmak için yapılanlardan nefret eder, dolayısıyla yaptıklarımın özenli akıllı ve değerli olmasına gayret gösterir bana yapılanlarda aynısını beklerim.

  Musluktan su içmem hortumdan içmek için ölüme beş kala aşamasında olmalıyım. O da su, bu da su diyenlere bir türlü inanamam… İçme suyu mikelanjın heykelleri kadar kusursuz olmalıdır. Suyun sel olursa can alan, bardağa girerse can veren olduğunu hep hatırlar ama bardağa özen isterim. Su bardağı ince malzeme ve desensiz, çay bardağı küçük ve ince belli olmalıdır.

  Kıyafetlerimin özenli olması için çabalarım. Ütülü giymeyi ve temiz kokan giysiyi severim… Renk uyumuna ve bedenimin özellikleriyle olan ilişkisine özen gösterir, rahat da olsun isterim. Değişik ayakkabılarımın olmasını severim. Marka tutkum yoktur ama kaliteli olsun isterim. Yıllardır ayakkabılarımı giyerken eşim yardım eder bu arada buradan teşekkürü sunayım.

  Konuşan insanların sadece kendilerinin duyması gereken ölçüyü bulmasını, müzik dinleyenin bana  dinletmemesini isterim. Özgürlüklerimin başkasının özgürlüğünün sınırına kadar olduğunu hep hatırlar bana da aynı özen gösterilsin isterim. Gece yarısı basit kahkahalar atan komşuya 'biraz özen...' dediğimde,’ biz genciz yaa... Siz hiç genç olmadınız mı güleriz de kahkaha da atarız…’ Cevabı benim için selamın kesilmesi demektir… Kavga vesilesi bile olabilir.

  Dostlarım, sevdiklerim sevenlerim çoktur. Kardeş statüsüne erişmiş arkadaşlarım vardır  ama konuşurken eleştiriyi dedikoduya getirenlerden, başkasından bahsederken sürekli olumsuz konuşan, kendinden başka kimseden bahsetmeyip kendini de sürekli öven insanlar dostlarım hanesine giremez.

  Bisiklete binen çocukları çok severim de üzerine pompa bağlanmış havalı korna takıp durup dururken iki kilometreden duyulacak vart  vart sesi çıkmasına sövebilirim. Oolum,  lan ile başlayan ve özellikle malum iş adamının tarzında konuşan çocukları uyarmadan duramam.

  Her çocuğu; yaramazını, huysuzunu, mızmızını, şımaranını bile sevebilirim de arsızına dayanamam.

  Arabamı çok severim asla fren, lastik kalite önceliğini kaçırmam. Hiçbir aksesuar istemem de deri direksiyondan vazgeçemem. Arabam kimliğim değil evimin taşıt aracıdır. Otuz yaşındaki arabasının gürültüsünü arttırıp hiçbir güvenlik desteği olmadan sürat yapanlara çok sinirlenirim.  Arabamı asla yol kenarına bırakmam bırakanlara da çok sinirlenirim.

  Eşim hizmetçim değil hayat arkadaşımdır… Hiçbir şeyi emretmem. Sağlığım iyi olmadığından yaşamıma çok fazla desteği vardır. Duygulanırım… Teşekkürüm hep can-ı yürektendendir. Çocuklarım ve hayatıma sonradan katılan çocuklarımı çok sever, hep takip eder desteklerim ama yaşam tarzlarına asla karışmam.

  Kardeşleriyle kavga edenleri, alışverişlerini sen verdim ben aldım senin şu kadar bana borcun var ları hiç anlamam. Kardeşlerim çok kıymetlidir, keza kardeş eşleri aynı statüyü taşırlar.

  Annem… ah anacım sen nasıl daha rahat ve huzurlu olabilirsin… yirmi dört saat hesabını yaparım. hayatımda tanıdığım en iyi insan… hassas, zarif, görgülü… çok akıllı ve bilgili… ilk ve en iyi öğretmenim… Babam rahmetli olduktan sonra yaşamını bin türlü kontrol ettiğim, ettiğimiz, her türlü desteği sınırsız sağladığımız ama evinin kadını, komutanı, kralı olma hakkına son derece saygı gösterdiğimiz ve asla müdahale etmediğimiz anacım… yoluna ölürüm…

  Siyasetçi… ooopps burada söyleyeceklerim kanunen suç teşkil edebilir… o yüzden sadece düşünmeye devam edeyim.

  Yazılarımı okurken ukalalık edenlere… şaka şaka . Olur, mu öyle şey… Anlatacaklarımın sonunu bulamadım, bari espriyle bitsin dedim.

  Hoşça kalın.


   R.Sinan AKBAŞAK



Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

R. Sinan AKBAŞAK... Köşe Yazıları

Nerede hata yapıyoruz... R.Sinan Akbaşak

Nerede hata yapıyoruz... R.Sinan Akbaşak ...televizyon kanallarımızdan bir bey elinde mikrofonla yakaladığı insanlara sorular soruyor. Özde basit sorular an...

Kelimelerin Senfonisini dinler miydiniz... R.Sinan AKBAŞAK

Kelimelerin Senfonisini dinler miydiniz... R.Sinan AKBAŞAK ... ve siz dinleyesiniz diye "Kelimelerin Senfonis"i tek kişilik gösteri olarak ayda iki kez karşınızda olacak... D...
 İSTANBUL Hava durumu


RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapı: MyDesign Haber Sistemi