| ||||||||||
| ||||||||||
| ||||||||||
HABER ARAEN ÇOK OKUNANLAR |
Vedat SINMAZ... ARININ FENDİBir varmış, bir yokmuş. Çok,çok eskiden, banka müşteri temsilcilerinin, anneannenizin kızlık soyadını sormaya başlamasından yediyüzelli yıl önce, çikolatalı dondurmanın henüz icad edildiği yıllarda... ARININ FENDİBir varmış, bir yokmuş. Çok,çok eskiden, banka müşteri temsilcilerinin, anneannenizin kızlık soyadını sormaya başlamasından yediyüzelli yıl önce, çikolatalı dondurmanın henüz icad edildiği yıllarda, bir ülke varmış bize çok yakın bir yerlerde. Ülkede demokrasi filan yokmuş ama,en azından demokrasinin “demo”su varmış. Tabi ki bu ülke de kraliyetle yönetiliyormuş diğerleri gibi. Ülkenin kralı ölüp de yerine büyük oğlu geçinceye kadar bu demo’lu yaşam tarzı sürüp gitmiş.Yeni kral tahta geçince ilk iş olarak,ayağına ayak bağı olmasınlar diye yedi kardeşini zindanlarda boğdurmuş.Sonra da babasının yaptığı bütün iyi işleri birer,birer bozmaya başlamış. İlk iş olarak, köylülerin topraklarını ellerinden almış. Ekinlerine haciz koymuş, hayvanlarını gasp etmiş. Halk ağır vergilerin altında inim, inim inliyormuş. İtiraz eden olursa da , sorgusuz sualsiz cezaevine atılması talimatı verilmiş özel yetkili savcılara. Halk, üzgün, bezgin perişanmış. Korkudan da kimsenin gıkı çıkmıyormuş. Halk sustukça da zalim kral vergileri arttırıyor, yeni yeni vergiler icad ediyormuş. Bununla yetinmeyip, bir dizi de yasaklar koymuş. İki kişiden fazla insanın yan yana gelmemesi, kitap okumak,tiyatroya gitmek, yüksek sesle konuşmak gibi… insanlar, bir araya gelir, okur, konuşur, sosyal faaliyetlerde bulunurlarsa beni devirip, tahtı ele geçirirler diye korkarmış. Ama, korktuğunu kimselere belli etmezmiş. Bu acımasız talan tüm ülkeyi sarmış. Sarayın muhafızları, insanların mallarını gasp etmekle yetinmeyip, arı kovanlarına da dalmışlar. Arıların bütün ballarını toplayıp saraya getirmişler. Akşam olup da yuvalarına dönen arılar kovanları boş görünce çılgına dönmüşler. Hemen saraya bir elçi yollamışlar. Saraya gelen elçi arı daha ağzını açmadan terliği yemiş kafasına. Kral hırsını alamamış , yere düşen arının cansız bedenini ayağıyla ezerek un ufak etmiş. Olaya şahit olan diğer arılar, hemen aralarında toplantı yapmışlar. Ne olacaktı, arkadaşlarının kanı yerde mi kalacaktı? Olay bütün arı kabilelerine yayılmış. Dünyadaki bütün arılar toplanıp saraya saldırıya geçmişler. Milyonlarca arı, öldür, öldür bitmiyor. Ülkedeki aerosoller tükenmiş, bütün muhafızlar telef olmuş. Kral,geceleri de uyuyamaz olmuş. Arıların vızıltıları rüyasına giriyor, kabuslarla uyanıyormuş. Korkudan balkona bile çıkamaz olmuş koca kral. Ve sonunda sarayın çatısına beyaz bayrak astırıp, arıların başkanıyla görüşmek istemiş. Baş arı, kralın huzuruna geldiğinde bakmış ki koca kral karşısında diz çöküp,küçülebileceği son noktaya kadar küçülmüş. Tiksinti duymuş baş arı, kralın acizliğinden. Kral, yalvarıp yakarmış baş arıya. Ülkenin bütün hazinelerini teklif etmiş, yeter ki beni bağışlasın diye. Baş arı, küçümseyen gözlerle krala bakmış ve seni,değil öldürmek; sokmaya bile değmezsin... Demiş. Ve ardına bakmadan saraydan çıkıp gitmiş. Olay, hemen halk arasında duyulup, kulaktan kulağa yayılmış. Halkın arasında mırıldanmalar başlamış ”ulan,bir arı kadar olamadık” diye. Anında baş kaldırmış millet. Bir anda sarayı kuşatıvermiş halk. Ve sarayı ele geçirmişler. Kral da kimseye gözükmeden sarayın arka kapısından kaçıvermiş taa… okyanus ötesine. Halk, baş arıyı yeni kral ilan etmek istemiş. Kürsüye çıkan baş arı , şöyle bir bakmış ahaliye; Bırakın artık bu kraliyet işlerini. Bakın biz yıllarca eşitlik ilkesiyle arı gibi çalışıp üretiyoruz, ve hepimiz son derece mutluyuz. Sizler de örnek alın bizleri. Çalışın üretin, ama hakça paylaşın. Demiş... Ve alkışlarla ayrılıp yuvasına dönmüş. Eh ne diyelim... Dur bakayım ben ellerimi kanat gibi çırpabiliyormuyum... Ha gayret; belki .. Vedat SINMAZ vedatsinmaz@gmail.com
|
İSTANBUL Hava durumu
|
||||||||
Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |