İskender GÜRDÖL... DOPİNG DENİLEN İLLET

03 Ocak 2011, 13:17

DOPİNG DENİLEN İLLET

Son dönemlerde Türkiye de doping olaylarının arttığını gözlemlemekteyiz. Daha önceleri genellikle bireysel sporlarda rastlamaya alıştığımız yasa dışı ilaç kullanımı, bu aralar takım sporlarında da görülmeye başladı. Özellikle son bir içinde basketbol, futbol ve voleybol gibi dalların üst düzey sayılabilecek oyuncularının doping yaptığı ortaya çıkmıştır. Bu da ülkemizde sporun ne denli ürkütücü boyutlarda algılandığının kanıtıdır. Hele ki, doping kontrollerinin sıklıkla ve geniş bir yelpazede uygulanmadığı düşünülürse, saptananların saptanamayanlara oranı oldukça yüksektir diyebiliriz.

Günümüzde, özellikle kapitalizmin vahşi uygulamalarının görüldüğü ülkelerde, bireyler “ kazanmak için her şey mübahtır “ ilkesini iyice benimserler. Genelde herkesin böyle düşünmeye zorlandığı bir ortamda yaşayan sporcunun da kazanmak adına her türlü yasal olmayan yola baş vurması kadar doğal bir şey olamaz. Bu nedenle de doping denilen illet ortalıkta kol gezmeye başlar.

Uluslar arası Olimpiyat Komitesi dopingi kısaca; yarışmacı sporcuların daha iyi bir performans yakalayabilmek için aldıkları yapay ve yabancı maddelerdir, diye tanımlar. Hatta zaman zaman doğal olan bazı uygulamaları bile doping olarak kabul edip etmeme konusunda tartışmalar açar. Çünkü; “ doping “ insan sağlığını üst düzeyde tehdit eden bir kara lekedir. Çünkü; “ doping “ insanı ölüme kadar götürebilecek bir mekanizmadır.

Bugün dünyamızda dopinge karşı top yekün bir savaşım sürdürülmektedir. Öyle ki; sağlık için kullanılan ve doping maddesi olarak kabul edilmeyen bir sürü ilacın bile insan vücuduna zararlı olabileceği varsayılarak her şeyin kontrol altına alınması için araştırmalar yapılagelmektedir. Bu tür ilaçların kalp sağlığını tehlikeye düşürücü bir etkisinin olup olmadığı incelenmektedir. Ağrı kesicilerin özellikle kırılan kemiğe veya hasar gören bölgeye yapılmasının sakıncaları tartışılmaktadır. Kullanılan ilaçların sınırlı bir seviyede tutulması önerilmektedir. Psikolojik desteğin, motivasyon dozajının ayarlanması bile istenmektedir.

Görüldüğü gibi, dünyada hala sporun gerçek felsefesinin yaşama geçirilebilmesi için çaba harcayan insanlar bulunmaktadır. Bunun için öncelikle “ doping “ in önlenebilmesi için uğraş verilmektedir. Uluslar arası yarışmalarda doping kontrolleri sıklıkla yapılmaktadır. Doping kullanan yarışmacılara azımsanmayacak cezalar verilmektedir.

Ülkemizde ise; bu konuya yeterince ilgi gösterildiği söylenemez. Yakın zamana kadar Türkiye de doping kontrol merkezi sayısı 1 ( bir ) di. Koskoca bir ülke için bu rakam oldukça düşük sayılmaktadır. Şimdilerde bu sayı ikiye çıkmış olsa bile yinede yetersizdir.

Kısacası; doping kontrollerinin sıklaştırılması, insan ve sporcu sağlığı açısından ön koşul olarak kabul edilmeli, ona göre önlem alınmalıdır.

İskender GÜRDÖL