Gazete Tiyatroterapi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

HABER ARA


Gelişmiş Arama

EN ÇOK OKUNANLAR

LÜFERE NE OLUYOR... Levent  ARTÜZ

LÜFERE NE OLUYOR... Levent ARTÜZ

Tarih 05 Mart 2012, 18:35 Editör

Türkiye su ürünleri üretiminin yaklaşık yüzde 50'sinden fazlası Marmara Denizi'nin coğrafi ve oşinografik konumuna bağlı olarak elde edilmektedir. Bu üretimin yüzde 30'una yakınını ise, her boydan lüfer balıkları oluşturmaktadır. Her hangi bir ürün ne kadar değerli olursa olsun böyle yüksek miktarlarda bulunuyorsa, değeri o oranda azalmakta, ancak azalmaya yüz tutunca değerini de o oranda kazanmaya başlamaktadır

L Ü F E R E  N E  O L U Y 0 R.

Hidrobiyolog Levent ARTÜZ.

 

Türkiye su ürünleri üretiminin yaklaşık yüzde 50’sinden fazlası Marmara Denizi’nin coğrafi ve oşinografik konumuna bağlı olarak elde edilmektedir. Bu üretimin yüzde 30'una yakınını ise, her boydan lüfer balıkları oluşturmaktadır. Her hangi bir ürün ne kadar değerli olursa olsun böyle yüksek miktarlarda bulunuyorsa, değeri o oranda azalmakta, ancak azalmaya yüz tutunca değerini de o oranda kazanmaya başlamaktadır. Pek çok kere adeta bir kural gibi işleyen bu durum günümüzde kaybolmaya yüz tutan lüfer balığı için de geçerlidir.

Lüfer balıklarında saptanmış olan en iri boy 680 mm kadardır (Türgan 1959). Lüfer balıkları en fazla (nadiren) 9 yaşına (108 aylık) kadar ulaşabilmektedirler (Wilk,S.J. 1977). Ancak Türkiye koşullarında rastlanan en yaşlı fertler 5 yaşındadırlar (60 aylık). Doğal olarak tüm diğer canlı türlerinde olduğu gibi, lüfer balıklarında da boy uzunluğu ve ağırlık, yaşın fonksiyonudur.

Son yıllarda lüfer balığı populasyonlarında gözlenen azalma ve buna paralel olarak boylardaki küçülme, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na bağlı kuruluş yetkililerince çok çelişkili kararların alınmasına, kamu oyunda ise, bu kararlar ile ilgili soruların çengellenmesine yol açmaktadır. Son defa, 26 Ağustos 2011 de alınan karara göre 20cm. den daha küçük lüfer balıklarının avlanması yasaktır. Ancak, avlarda genel anlamda % 15-5 oranında küçük balıkların avlanmasına da müsaade edileceği belirtilmiştir. Buna güzel Türkçe deyimlerimizde "ne şiş yansın ne kebap" politikası demek yanlış olmaz sanırım.

Bakanlığın tebliğlerine de yansıdığı şekli ile, kamu oyunda gittikçe önem kazanan sorun, lüfer balıklarının hangi boya kadar avlanması gerektiği noktasında düğümlenmektedir. Buna çözüm olarak da, küçük boy lüfer balıklarının (çinekopun) avlanmasının yasaklanması, böylece lüfer balığının yumurtlama şansına, başka bir deyişle stoka katkıda bulunmalarına olanak sağlanması amacı ile stokların aşırı avcılığa karşı korunması gerektiği vurgulanmaktadır. Yasağı sulandıran istisnalar göz ardı edilecek olursa, prensipte bu düşüncelere katılmamak olası değildir. Zira canlı populasyonlarını oluşturan fertlerin, yaşamları süresinde en az bir kez yumurtlamaları, stoklarının sürekliliği için zorunludur. Ama gerçekte bu, modern avcılık prensiplerine uymakla, yani stoktan ancak doğal ölümlerle eksilecek miktarın avlanılması durumunda geçerli olmaktadır.

Lüfer balıklarında yumurtlama mevsimi oldukça uzun sürmekle birlikte, kütle halindeki yumurtlamalar belirli süreler ile sınırlanmıştır. Bu olayda esas etken su kütlesinin sıcaklığıdır. Lüfer balıkları cinsel olgunluğa yaşamlarının 2. yılında sonunda (254mm) ulaşırlar (Ceyhan, T. ve diğ. 2007).

Lüfer balıkları ortalama olarak 1.200.000 yumurta/yıl bırakırlar, en yüksek yumurta adedi, fert boyuna bağlı olarak 2.000.000 adet/yıl kadardır. 310mm boyundaki bir lüfer 370.00 adet yumurta bırakırken, 540mm boyundaki 1.240.000 adet yumurta bırakmaktadır ( Kailola, P.J. ve diğ.1993)

Cinsi olgunluğa erişme; yani ilk kere yumurtlamaya başlama boyu, yöreden yöreye ve populasyondan populasyona değişmekle birlikte, konu ile ilgili genel çalışma sonuçları minimum yumurtlama boyunun 245mm ve bu boyda yumurta sayısının çok düşük olduğunu göstermektedir. Bu durumda avcılığına izin verilen alt 200mm boyundaki lüfer balıkları 1 yaşında ve normalden çok daha küçüktürler. Bunlar yumurtlasalar bile bıraktıkları yumurta adedi son derece yetersiz olacaktır.

Lüfer balığı stoklarındaki erozyon ile boy küçülmesi ve bunun sonucunda baskılar ile avlanacak boyun 14 cm den 20 cm ye çıkartılması, bu olaya çok daha yakından bakılmasını gerektirmektedir.

 

 

Bir stoktaki balıkların boylarının küçülmesi:

1- Aşırı avcılık (overfishing): sonucu küçülme durumunda, kullanılan ağ gözüne bağlı olarak, iri boydaki-yaşlı fertler daha çok avlanacaklarından, başka bir deyişle küçük boydakiler kullanılan ağ gözlerinden kaçabileceklerinden, geriye küçük boy-genç balıklar kalacaktır.

Bu durumda lüfer balığı stoklarında, boy'a dayalı av yasağı uygulandığında, yaş grupları bir yaş daha alacaklar ve büyüyebilecekler demektir.

Her hangi bir koruma söz konusu olmadığı takdirde, stoktaki yaşlı-iri fertler azalarak yerini küçük boy-genç fertlere bırakırlar. Durumun bu modele uyup uymadığının saptanması için, avlanan küçük boydaki fertlerin yaşlarının saptanması zorunludur.

Bu konu ile ilişkili diğer bir özellik ise, aşırı balıkçılık sonucu ortamdan elenen iri boy-yaşlı fertlerin kullandıkları yem stokundan geriye kalan genç fertlerin daha çok yararlanabilecekleridir. Böylece, örneğin 0-6 aylık (0 yaş grubu) fertlerin ağırlık ve boylarında artış, başka bir deyişle, iri ve genç populasyonlar gözlenecektir. Bu durum da yaş analizlerinin değerini ve aşırı balıkçılığın etkilerini saptamada son derece yararlı olacağını gösterir.

Stok yoğunluğuna bağlı olarak, besin rekabeti nedeni ile lüfer balıkları boyunda küçülme beklenen bir sonuç olabilecekse de, 2010-11 av sezonunda böyle bir küçülmeyi yaratacak bir stok artışı olmadığı da yadsınamaz bir gerçektir. Buna göre lüfer balıklarındaki boy küçülmesini başka etkenlere bağlamak, soruna doğru bir tanı koymak açısından önem taşımaktadır.

2- Kirlenmenin etkisi: Lüfer balığı ile ilgili konuşma ve yazışmalarda ileri sürülen diğer bir "küçülme" etkeni de, son yıllarda denizlerimizde büyük boyutlara varan, ancak pek çok çevrelerce görmezden gelinen kirlenme olgusudur. Politik açıdan bakıldığında bu önemsemezliğin geçerli nedenleri vardır. Zira, kirlenmeyi önlemek yerine, avcılığı yasaklamak, çok daha ucuz bir yaklaşım olmaktadır.

Suç kirletenin, ceza ise balıkçının hanesine kaydedilerek, sorun güya çözümlenmiş olmaktadır.

Kirlenme, bundan nasibini alan ortamda yaşayan canlı tür ve topluluklarına bir kaç yönden etki yapar. Bunlardan birincisi, akut olarak nitelendirilen öldürücü (letal) etkilerdir. İkinci etki ise, üreme, yumurtlama, larvaların gelişmesi, beslenme ve fertlerin büyüme hızı ile ilişkili, belirtileri uzunca sürede kendini gösteren ve kronik olarak nitelendirilen fizyolojik etkilerdir. Üçüncü etken ise, tür bazında belirgin her hangi bir ölümcül veya fizyolojik etki yaratmamakla birlikte, söz konusu türün besini oluşturan organizma ve/veya maddelerin ortadan kalkması, yani besin zinciri halkalarında kopukluk meydana gelmesi şeklinde özetlenebilir.

Lüfer balıklarının beslenmesinde önemli rol oynayan “yemlik” balıkların büyük bir bölümü Planktofag balıklardır, yani plankton ile beslenirler. Bunların bulunmadığı durumlarda çok nadir de olsa, küçük balıklarla, özellikle larvalar ile beslendikleri de bilinmektedir. Mide içeriği analizlerine dayanarak başta hamsi ve istavrit olmak üzere, bu balıkların başlıca besinini kopepodlar, kladoserler, dekapodlar, yumuşakça larvaları ve sagitta, oikopleura vb. gibi hayvansal (zoo-) plankton organizmalarının oluşturduğu bilinmektedir.

Son 10 yıldır, Karadeniz ve Marmara Denizi’nde fitoplankton türlerinin gelişmelerine büyük hız kazandıran nitrat, nitrit, fosfat, vb. gibi besleyici tuzların artması, plankton topluluklarının normal bileşimini değiştirmiş, zooplankter'lerin bu bileşimdeki rolü son derece azalmıştır. Özellikle planktofag balıkların başlıca yemini oluşturan sagitta, kopepod, kladoser vb. türler yok denecek kadar azalmıştır. Bu azalmanın başlıca nedeni, söz konusu besleyici tuzları ortama sağlayan organik madde yığışımlarındaki artış ve bu maddelerin oksitlenme sürecinde ortamdaki oksijeni azaltmalarıdır. Kirlenme sonucunda, yavru balıkların ilk evrelerinde beslenmesinde en önemli yeri olan zooplankter'lerin ortadan kalkmış olması da büyümeyi olumsuz etkileyen faktörlerdir. Kirlenme ortamdaki bazı organizmaları azaltırken, bazılarının aşırı derecede çoğalmalarına da yol açmaktadır.

Kirlenme nedeni ile meydana gelebilecek "küçülme" lerde de yaş-boy ilişkileri açıklayıcı bilgiler sağlayabilir. Bu bakımdan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın  av boyutlarını saptarken veya bunları değiştirirken, politik görüşler yerine, modern balıkçılık bilimi araştırma ve izleme kurallarına da yer vermesi daha yararlı olacaktır.

3- Bir populasyonun sağlıklı olabilmesi için besin yeterli kaynağı kadar önemli diğer bir unsur da o populasyon ile beslenen unsurların ortamda oluşudur. Yırtıcılar, hedef populasyonların sağlıklı şekilde oluşma ve büyümelerine selektif etki ederler.

Yine kirlenme temelli olarak, lüfer populasyonları bakımından ne Karadeniz’de ne de Marmara Denizi’nde bu etkiyi sağlayacak, orkinos, kılıç balığı gibi yırtıcılar kalmamıştır.

Az da olsa, lüfer balıkları (kendileri) halihazırda diğer bazı ekonomik öneme sahip pelajik balıklar için yırtıcılık görevini sürdürmektedirler. Lüfer populasyonunun erozyona uğraması, aynı şekilde lüfer balığının beslendiği türleri de etkileyecek, onların akıbeti de aynı olacaktır.

Kirliliğin akut etkileri bir yana, beslenecek besin bulamayan, populasyonu dengeleyecek yırtıcılardan yoksun olan lüfer balıklarının (ve diğer ticari öneme sahip pelajik türlerin) sadece boy düzenlemeleri ile sakınılabileceğini, bu ortamları yok edilmiş sucul canlıların kısır düzenlemeler ile kurtulacağını sanmak, safdillikten de öte bir tutum olarak karşımıza çıkmaktadır.

 

 

Kaynakça:

Ceyhan, T., Akyol, O., Ayaz, A., and Juanes, F. 2007. Age, growth, and reproductive season of bluefish (Pomatomus saltatrix) in the Marmara region, Turkey. – ICES Journal of Marine Science, 64: 531–536.

Kailola, P.J., M.J. Williams, P.C. Stewart, R.E. Reichelt, A. McNee and C. Grieve 1993. Australian fisheries resources. Bureau of Resource Sciences, Canberra, Australia. 422 p.

Türgan, G. 1959. Pomatomus saltatrix L. (lüfer balıkları)’in biyolojisi hakkında. Hidrobiologi Mecmuası, I˙.U¨ . Fen Fak. Hidrobiologi Araştırma¸. Enstitüsü. Cilt V (1–4): 144–180

Wilk, S.J. 1977. Biological and fisheries data on bluefish, Pomatomus saltatrix (Linnaeus). Tech. Ser. Rep. 11, Sandy Hook Lab., NMFS Northeast Fish. Sci. Cent., Highlands NJ 07732. 56 p.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

M.Levent ARTÜZ

Sıfır atık!... M Levent Artüz

Sıfır atık!...  M Levent Artüz Medyada dolaşan bir kısa görsel seyrettim. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı hazırlamış.

Uyanık Kardeşler... M.Levent ARTÜZ

Uyanık Kardeşler... M.Levent ARTÜZ Marmara Denizi’ne İstanbul’un atıkları basılırken bunun hiç bir etkisinin olmayacağı, Marmara’nın eskisinden de mav...
 İSTANBUL Hava durumu


RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapı: MyDesign Haber Sistemi