| ||||||||||
| ||||||||||
| ||||||||||
HABER ARAEN ÇOK OKUNANLAR |
Uyanık Kardeşler... M.Levent ARTÜZMarmara Denizi’ne İstanbul’un atıkları basılırken bunun hiç bir etkisinin olmayacağı, Marmara’nın eskisinden de mavi olacağını ileri süren gedikli goygoycular ve hatta Marmara Denizi’nin alt akıntısına verilecek atıkların çevreye hiç bir zararı olmayacağına, organik madde artışının fayda bile sağlayabileceğine dair ahkâm kesenler, sürekli aynı hataları yapıp farklı sonuç bekleyenler hala aynı nakaratı tekrarlamaktan usanmamaktadırlar Uyanık Kardeşler “Bunlar kimya deneyleri baba. Hammaddelerin üzerinde bulunan artı sıfır sıfır dört bakterilerinin 320 fahrenhayt ısısındaki sülfürik asitle karbon monoksitin analizinden meydana gelen aş o aş iki negatif elementinin bakteriler üzerinde gösterdiği etkiyle mal daha kaliteli çıkmaktadır.” Bu efsane repliği, başrollerini Kadir İnanır, Müjdat Gezen, Hulusi Kentmen, Leman Akçatepe, Arzu Okay ve Selen Büke gibi oyuncuların paylaştığı 1974 yapımı “Uyanık Kardeşler“ filminden hatırlarsınız. Her ne hikmetse, Marmara Denizi’nde yapılan ve/veya yapılacak uygulamalara karşı çıkar gibi gözüken kesimlerin savlarını dinlediğimde aklıma hep bu replik gelir! *** Televizyonu açıyorsun, “Marmara’da denizanası istilası” uzmanlar “bu mevsimde bu durum normal” buyurmuşlar. 80’li yıllar öncesi olmayan bu durumun nasıl normal olduğunu açıklayan yok. Tür çeşitliliği azaldığı için mevcut türlerin fert adetlerindeki artışa değinen yok! Bir anormallik var ama her şey normal! Yani hammaddelerin üzerinde bulunan artı sıfır sıfır dört bakterileri! *** Gazetelerde “Marmara Denizi kıpkırmızı oldu” haberi. Uzmanlar yine “bu mevsimde bu durum normal” buyurmuşlar! Marmara Denizi’nde bu durum ilk olarak Mayıs 1988 tarihinde gerçeklemişken ve gazetelere “anormal bir durum” olarak yansımışken ve de daha önce bu durum ile hiç karşılaşılmamışken, normal bir olgu olarak algılanması garabeti sorgulanmazken, yani durum 320 fahrenhayt ısısındaki sülfürik asitle karbon monoksitin analizi! *** Sosyal medyaya giriyorsun anlamsız bir “Haliç kirlendi” tartışması! Yok “Haliç kirlendi mi”, yok “Yunuslar yüzüyor” mu? Soran yok mu “Haliç’in kirliliği senelerdir Kuzey ve Güney Haliç kolektörleri ile toplanıp Yenikapı pompalama istasyonundan Marmara Denizi’nin 62 m derinine arıtılmadan basılmıyor mu?” diye. Aynı örnek üstüne Kurbağalı Dere ve diğer odakların pisliğinin bertaraf edildiği gibi! Kollektörler ile pisliğin toplanıp Marmara Denizi’ne deşarj edilmeye başladığının hemen ertesinde, 07.10.1989 tarihli gazetelerin neredeyse tümünde atılan başlıkları merak edip de araştıran olmuş mudur acaba? Merak eden olmuş mudur deşarj öncesinde tüm kamuoyunun ilgisini çekmiş olan tartışmaları, arıtılmaksızın deşarj yapılamaz diye? Sebep olanlar hâlâ piyasada, hala aynı minvalde ahkâm kesmekteler, yani aş o aş iki negatif elementinin bakteriler üzerinde gösterdiği etki! *** İstanbul kanalizasyon Projesi Master Plan Revizyonu yapılmış, uygulamaya konmuş Marmara Denizi’ndeki ekonomik öneme sahip türler başta olmak üzere tür çeşitliliğinin köküne kibrit suyu atılmış; ÇED raporlarında aksi belirtilmesine rağmen alt akıntıyı “konveyör” olarak kullanma uygulamasına ters düşen Marmaray hayata geçirilmiş ve Palamut, Lüfer gibi göçmen balıklar başta olmak üzere göçer pelajik balıkların kökü kazınmış, yetmezmiş gibi inşaattan çıkan hafriyat Çınarcık Çukuru’na dökülerek salya oluşumuna yol açılıp balıkçılık kökünden baltalanmış; Derin Deniz Deşarjlarının zararı açıkça görülmesine rağmen aynı uygulama ile Baltalimanı, Göksu, Kurbağalıdere gibi bölgelerde kirletici unsurlar kuşaklama kolektörleri ile toplanıp, arıtılmadan Marmara Denizi’ne basılmış; Bunlar yetmezmiş gibi dünyanın en kirli akarsuyu Ergene Nehri’ni kirleten unsurlar kuşaklama kolektörleri ile toplanıp yine Derin Deniz Deşarjı ile Tekirdağ bölgesinden Marmara Denizi’ne basılması planlanmakta! İlgili mercilerin belirttiği üzere; Marmara’ya basılacak Ergene kökenli atık suyun “rengi!” ve “tuzluluğu!” problem olmasına rağmen(!)daha önce yapılan projelerden ders alınmadan ve yukarıda belirtilen unsurların katlanmış etkisi kimsenin umurunda değilken, hala Marmara Denizi konusunda ahkâm kesenler varken, yani Bunlar kimya deneyleri baba! *** Göz rengi ile başlayan süreç, balık ölümleri, Marmara’nın kirletilmesi, yeni projeler(!) ile tüy dikilmesi… İpe gaz serenler; Marmara’ya zıbın biçenler; biz yaptık oldu diyenler; “olsa olsa” diye sonuç çıkaranlar vs. vs. Kişiler hep aynı, savunma(!) hep aynı, sonuç hep aynı. Bunlara hâlâ prim verildiğine göre, demek ki Mal daha kaliteli çıkmaktadır.” *** Marmara Denizi’ne İstanbul’un atıkları basılırken bunun hiç bir etkisinin olmayacağı, Marmara’nın eskisinden de mavi olacağını ileri süren gedikli goygoycular ve hatta Marmara Denizi’nin alt akıntısına verilecek atıkların çevreye hiç bir zararı olmayacağına, organik madde artışının fayda bile sağlayabileceğine dair ahkâm kesenler, sürekli aynı hataları yapıp farklı sonuç bekleyenler hala aynı nakaratı tekrarlamaktan usanmamaktadırlar “Bunlar kimya deneyleri baba. Hammaddelerin üzerinde bulunan artı sıfır sıfır dört bakterilerinin 320 fahrenhayt ısısındaki sülfürik asitle karbon monoksitin analizinden meydana gelen aş o aş iki negatif elementinin bakteriler üzerinde gösterdiği etkiyle mal daha kaliteli çıkmaktadır.” M. Levent Artüz Şarköy, 18 Ekim 2020
|
İSTANBUL Hava durumu
|
||||||||
Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |