| |||||||||||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||||||||||
HABER ARAEN ÇOK OKUNANLAR |
Kreşendo-Dekreşendo... Levent ARTÜZYazının başlığı bir müzik terimi. “kreşendo” müziğin hızlanması-yükselmesi anlamını, “dekreşendo” ise, tam tersi yavaşlaması-düşmesi anlamını taşıyor. Kreşendo-Dekreşendo... Türk Deniz Araştırmaları da aynen bu betimlemelerde olduğu gibi, 1950 senesinden beri kreşendo-dekreşendo şeklinde seyir izlemiş. Doğal olarak denizlerimiz ve buna bağlı suürünleri istihsalimiz de hakeza. Bu gelişimin tam da orta noktası 1980 senesi. Yani buna göre otuz senelik yükseliş, otuz senelik düşüş. Konuyu açmak üzere bu atmış senelik “Deniz Araştırmaları Tarihi”mize bir göz atalım. Devamında, 1953 senesinde Et ve Balık Kurumu’nda, Balıkçılık Araştırma Merkezi kuruluyor ve planlı, programlı ve en önemlisi süreklilik arz eden deniz araştırmaları başlıyor. Bu çalışmalardan günümüze değin sürdürülen ise “Marmara Denizi’nin Değişen Oşinografik Şartlarının İzlenmesi” projesi. Söz konusu proje 1954 senesinde Olav Aasen ve İlham Artüz şefliğinde, ARAR [174 G.T.] gemisi ile fiilen başlatılıyor. 1956 senesine kadar geçen süre zarfında; E.B.K. Türkiye genelinde bölge müdürlük ve büroları ile deniz araştırmaları bazında balıkçılara çok değerli hizmetler veriyor ve belki de en önemlisi “Balık ve Balıkçılık” adı altında aylık olarak yayınladığı dergi. Söz konusu dergi, güncel ve bilimsel içeriği ile, o zamanın balıkçısını aydınlatma amaçlı. En büyük önemi ise; kooperatif ve E.B.K. bölge büroları aracılığı ile, direkt olarak balıkçıya ulaşması. E.B.K. uzmanlarının direkt olarak balıkçıya ulaşarak modern istihsal teknikleri, av metotları ve çağdaş av ekipmanları konusunda bire-bir danışmanlık yapmaları da ayrı bir konu. 1955 senesine baktığınızda, balıkçılara eğitim amaçlı 62 adet kurs, seminer ve/veya toplantının yapılmış olduğunu görüyoruz. Bunlar da sadece kayıtları günümüze ulaşabilenler. Bu çabalar meyvesini veriyor ve 1957 senesinde Türkiye, UN/FAO Akdeniz Balıkçılık Genel Konseyi [GFCM] Başkan Vekilliğine ve 1959 senesinde UN/FAO [GFCM] Raportörlüğüne seçiliyor. 1962 senesinde İ.Ü.F.Fakültesi Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü yeni bir yapı kazanıyor. Denizler ve balıkçılık ile ilgili yönetimsel faaliyetleri E.B.K. üstlenirken, H.A.E. deniz ve içsularımız ile ilgili teknik ve bilimsel sorumluluğu yürütmeye başlıyor. H.A.E. modern laboratuarları, seçkin kütüphanesi ve araştırmacıları ile, 1963 senesinde Uluslararası Akdeniz Biyolojisi ve Oşinografi Birliği [MAMBO] kurucu üyeliğine davet ediliyor ve MAMBO'nun tüzüğünü hazırlıyor. Bu arada tüm karasularımız H.B.A.E. şemsiyesi altında incelenmeye, irdelenmeye devam ediyor. Onlarca farklı ulusal proje, tüm karasularımızda ve içsularımızda devam ettiriliyor. Her sene yüzlerle araştırmacı, söz konusu müzede yer alan materyaller ile çalışmak üzere, H.A.E.’yi ziyarete geliyor. Zamanının dünya çapında en prestijli bilimsel dergisi “Hidrobiologi” bu kurum tarafından yayınlanıyor. 2 paralel nüsha olarak A serisi Türkçe, B serisi İngilizce. ARAR [174 G.T.], GEZER [19 G.T.], GÖRÜR[19 G.T.] ve BULUR [19 G.T.] araştırma gemileri 365 gün deniz üzerinde. Denizlerimize hakimiz artık, bunu dünya da kabul ediyor. 1970 senesinde O.E.C.D. Ekoloji komisyonu Başkan vekilliği ve Raportörlüğü bizim... Akdeniz Bölgesi'nde çalışan kurum ve kuruluşlar (Akdeniz-Ege-Marmara-Karadeniz) akreditasyonlarını H.A.E.’nden almak zorundalar. Tüm Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerin deniz araştırma birimleri arasından bir tek H.A.E. sıyrılıyor. 1974 senesinde H.A.E, UN.FAO.UNESCO Akdeniz’in Kirlenmesinin etüdü projesinde (MEDPOL) “Principal Investigator” görevi üstleniyor.
Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü’nün gerçekleştirdiği yayın sayısı tam olarak bilinemiyor. Sadece bilinen yayınlarının sayısı 2000 adedin üzerinde. Akdeniz, Karadeniz ve doğal olarak Marmara Denizi konusunda zamanında tartışmasız tek uzman. Bölgede en iyi alet parkının sahibi. Birçok metot, birçok alet artık onun adı ile anılıyor. Onlarla yürütülen proje. Yüzlerle sonuçlanmış proje. Binlerle yayın. Sadece ulusal balıkçılığımıza değil, tüm bölge balıkçılığına hakim. Sadece ulusal deniz araştırmalarımıza değil, tüm bölgesel araştırmalara yön veriyor. Örnek, örnek ötesi hedef bir kurum! Evet hedef bir kurum, artık silahların çevrildiği.
H.A.E. artık Baltalimanı'nda, Kemik Hastahanesi yanında, İ.Ü. Sosyal Tesisi olmuştur. Dünya çapındaki müzesinden haber yok. Yayınladığı eserler bile tam değil İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'nde. Tam seri “Hidrobiologi” dergisinin bir tek Varna Üniversitesi Kütüphanesi'nde olduğu söyleniyor, eksiksiz. 2009 tarihinde Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi’nin 100. yılı dolayısı ile gerçekleştirilen "Türk Deniz Haritacılığının ve Deniz Araştırmacılığının Geçmişi, Bugünü ve Geleceği” adlı sempozyumda adı bile geçirilmeden silinmek isteniyor geçmişten. Projeler duruyor. Denizler, balıkçılık için danışılacak merci neresi? Et ve Balık kurumu da işlevini yitirmiş!
Sonrasında 1983-1984 senesinde İ.T.Ü. Gemi İnşaatı ve Denizbilimleri Fakültesi üstlenir bayrak yarışını. Bir şanstır ki 1954 senesinden o güne ölçülen tüm veriler kaybolmamıştır. Veriler hemen dijital ortama taşınır. Yayınlar yapılır, tek nüsha, sadece kütüphaneyi süsleyen. Kolay değil 1954 senesinden o güne kesintisiz sürdürülmüş, örneği az bulunur bir izleme çalışmasıdır bu. Parmaklardan akan kum gibi, yüzlerce projeden avuçta kalan son kum tanesidir bu. Yeşeremez bu son kalan tohum, yeni yerinde. Verilerin yer aldığı bilgisayar, modeli eski diye, olduğu gibi çöpe atılır. Kurumaya bırakılır, laboratuardaki pH probları. In-situ oksimetrenin 100m kablosu, açılmamak üzere sarılır kasnağına, hemen salinometrenin yanına. Velhasıl, durur her şey yine yerli yerinde.
Türkiye Cumhuriyet sonrası deniz araştırmaları 1950-1982 seneleri arasında çok ciddi, dünya çapında atılımlar yapmıştır. 1982 senesinden bu güne değin ise; çok yüksek trendli bir çöküş içersindedir. Bu durum, üç yanımızı çevreleyen dört farklı denizin halinden açıkça belli olmaktadır. 1982 senesinden bu güne karasularımızda yürütülen hiç bir Ulusal Deniz Araştırması bulunmamaktadır..!
Müzik coşar, müzik yükselir. İzleyicileri büyülemiştir, ahenkle ortama dağılan notalar. Müzik düşer, çıktığı o en yüksek perdeden. Son nota çınlar dinleyicilerin kulaklarında. Alkışlar yükselir, perde kapanır. Bis..!
|
İSTANBUL Hava durumu
|
|||||||||||||||||||||||||||
Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |