Gazete Tiyatroterapi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

HABER ARA


Gelişmiş Arama

EN ÇOK OKUNANLAR

“Amatörlük” Üzerinden Yeni Suürünleri Kanun Taslağı... Levent ARTÜZ

“Amatörlük” Üzerinden Yeni Suürünleri Kanun Taslağı... Levent ARTÜZ

Tarih 15 Ocak 2014, 10:09 Editör

Son zamanlarda 1380 numaralı su ürünleri kanununun revize edileceği ve bu yönde bir taslak hazırlandığı görülmektedir. Bu taslakta su ürünleri kanunu kapsamında “amatör balık avcılığı”na da yeni bir statü kazandırılması öngörülmektedir.


“Amatörlük” Üzerinden Yeni Suürünleri Kanun Taslağı

 

Son zamanlarda 1380 numaralı su ürünleri kanununun revize edileceği ve bu yönde bir taslak hazırlandığı görülmektedir. Bu taslakta su ürünleri kanunu kapsamında “amatör balık avcılığı”na da yeni bir statü kazandırılması öngörülmektedir.

Ancak taslak incelendiğinde “amatörlük” “spor amaçlı balık avcılığı” olarak düzenlenmekte ve ek olarak 5. Madde’nin, (3) fıkrasında “Ticari olmayan dinlenme ve spor amaçlı su ürünleri avcılığı yapacak olan onsekiz ile altmış yaş arasındaki kişiler Bakanlıktan izin almak zorundadır. Bu iznin verilmesi için istenecek bilgi ve belgeler ile verilme şartları, şekli ve geçerlilik süresi Bakanlıkça belirlenir.” ibaresi ile; bu düzenlemenin içeriğinin Bakanlıkça çıkartılacak Yönetmelik ile belirleneceği hükmü yer almaktadır.

Spor amaçlı yapılan faaliyetler “İnsanların ferdi veya toplu olarak fiziki, ruhi ve düşünme kabiliyetini kendine ve bir rakibine karşı, önceden belirlenmiş bir düzen içinde başarı kazanmaya yönelik ve mücadele heyecanını yaşamak için yaptığı beden hareketlerinin bütününe verilen genel isim.” olarak nitelendirilmekte ve sözlüklerde kısa tanım olarak “

Kişisel ya da toplu oyunlar biçiminde yapılan, genellikle yarışmaya yol açan, kimi kurallara göre uygulanan beden hareketlerinin tümü” olarak nitelenmektedir. Kısaca hiç bir “spor” dalında yarışılan rakibin öldürülmesi veya ölmesi öngörülmemektedir.

Amatör ve profesyonel kavramlarına bakıldığında ise; “Bir faaliyeti zevk için yapanlara amatör, meslek haline getirip, bundan para kazananlara ise profesyonel” tanımı getirilmiştir.

Bu bağlamdan bakıldığında, avcılık gibi bir faaliyette; elde edilen ürünü satarak kazanç elde eden “profesyonel” veya “ticari” olarak, tersi ise “amatör” olarak adlandırılmalıdır.

Yani faaliyet olarak farkı olmayan bu iki eylem, sonuçta işin ticari veya ticari olmaması bakımından ayrılmalıdır.

Aradaki tek fark da zaten budur.

Halihazırda ve kanun taslağında “amatörlük” diye bir kavram bulunmamaktadır. Taslağın 1. bölümünde, amaç, kapsam ve tanımlar bölümünde “balıkçı” ticari olarak avlanan unsuru tanımlarken, “amatör” veya taslaktaki yanlış adı ile “spor amaçlı” avcılık kavramı yer almamaktadır.

Kısaca geçmişte yer alamayan “amatör balık avcılığı” yeni taslakta da yer bulamamıştır.

Koruma düzenleme uygulamalarında birinci unsur stoklardır. Düzenlemeler de stok yoğunluğuna göre paydaşlığı öngörmelidir. Ticari balıkçının bilinmeyen stoklardan istediği kadar avcılık yapabilmesinin önü açılırken, diğer bir gurubun kısıtlamaya maruz olması ne bilimsellik ile, ne de hukuk ile açıklanabilir. Örnek olarak; Palamut zamanı Büyükdere’de Gır-Gır tekneleri mola yapıp, kapasiteleri oranınca (bir anlamda sınırsız) avcılık yaparken, hemen yanı başlarındaki “amatör” kilo sınırlaması ile karşı karşıyadır. Stoklar eğer ticari avcılık için bu kadar zengin ise; diğerine kısıtlamanın anlamı nedir? Yok eğer tersi söz konusu ise; ticari avlanmanın neden ölçülebilir bir üst sınırı bulunmamaktadır?

Tüm dünyada geleneksel balık avı gereç ve yöntemleri (özellikle de tarihsel/geleneksel niteliği olanlar) teşvik görmekte, özellikle de amatörler ve kulüpleri/dernekleri tarafından yaşatılıp, bu gelenek/beceri kuşaktan kuşağa aktarılmaya çalışılmaktadır.

Bizde ise; sepet başta olmak üzere, geleneksel avcılık metotları “amatöre” yasaklanmış durumdadır. (burada sepet örneği; el işçiliğini de içeren, ciddi becerinin gerektiği geleneksel bir avcılık metodu olduğundan verilmiştir, bu örnekleri arttırmak olasıdır)

 “Amatör” kavramı ele alındığında ve bu bağlamda geçmişteki ve halihazırda yürürlükte olan yönetmelik ve tebliğler incelendiğinde, ticari olarak avcılığı yapılan (yani tonlarla avlanan) bazı suürünlerinin “amatöre” yasak olduğu görülecektir.

Bunların başında eklembacaklılar gelmektedir. Düzenlemelere göre “amatör”ün karides, istakoz avlama imkanı bulunmamaktadır. Söz konusu türler ticari olarak “miktar” bazında istenildiği kadar avlanabilirken, “amatör” için neden bir kısıtlama bulunmaktadır?

Genel olarak gündemde olduğu üzere; yeni kanuni düzeleme ile “amatör”e belge zorunluluğu ve “eğitim” öngörülmektedir.

Bu bağlamda ilk incelenmesi gereken; stoklardan sınırsız ürün çekebilen “ticari” balıkçı nasıl bir belge ile bunu yapmakta ve en önemlisi nasıl bir “eğitim”den geçmektedir?

Siz stoklarınızın tümünü “eğitimsiz” bir guruba teslim edip, “amatör”e eğitimi öngörürseniz, buna gülmek için kuş bulunamaz.

Evet, ticari balıkçı birçok sınav ile, birçok belge edinmek zorundadır. Ancak bu belgelerin hiçbiri, balıkçılık ile ilgili değildir.

Bunlar iletişim, gemicilik ve seyir-sefer ile ilgili unsurlardır. Bu bağlamda “Amatör” de tekne kullandığında, zaten benzer yükümlülükleri yerine getirme durumundadır.

Kısaca; avcılığın ana unsuruna tatbik etmediğiniz/edemediğiniz “eğitim” neden aynı avcılığın çok küçük birimine uygulanmak istenmektedir?

Ne kadar yazarsak yazalım, görüleceği gibi bu çapraşıklık hayata da geçecektir.

Çünkü, Akıl terazisinde tartılmadan, hayali varsayımlar ile kabullenilmiş görünen amatöre “belge” ve “eğitim” yaklaşımları, bu güne kadar “havanda su dövmek” ve “palyatif önerileri tebliğlere katma” faaliyetleri dışında başka hiç bir girişimde bulunmamış dernekler tarafından, bir gelir kapısı olarak algılanıp, sorgulanmadan, sığ bir görüşle desteklenecektir.

Yapılması gereken; konu ile ilgili sivil toplum örgütlerinin bu durumda yargı yoluna gitmeleri, Evrensel Hukuk Kuralları ve Anayasa’ya göre, söz konusu kanun maddelerini iptal ettirmeleri ve/veya tüm avcılık unsurlarının yükümlülüklerini eşit hale getirmeye çalışmaları olmalıdır.

Eğer bir canlının stoktan çekilmesi için, avcıya eğitim gerekiyor ise; bu sadece bir gurup ile sınırlanmamalı, kanun kapsamındaki tüm avcı unsurları içine almalıdır.

Bilimsel yaklaşımla, su ürünleri stoklarına sürdürülebilirlik penceresinden bakıldığında, “ticari” ve “amatör” unsurlardan önce  YOK OLAN değerler söz konusudur.

Kanun taslağında ve gerekçesinde belirtildiği üzere, suürünlerinin yaşadıkları ortamın kalitesi her şeyden daha önemlidir. Sürdürülebilirlik ise, ancak bu kalitenin optimum değerlerde tutulabilmesi ile olasıdır. Ancak, taslakta kirlilik başta olmak üzere, ne suürünleri stoklarını etkileyecek durumlar için bir izleme çalışması, ne de düzenlemelere baz oluşturacak bir stok tespit çalışması öngörülmektedir.

Buna göre; taslak kabul gördüğünde, düzenlemeler bilimsel temeller yerine yine “olsa-olsa metodu” ile mi yapılacaktır?

Umarım bu oldu-bitti’ye bilimsel, hakkaniyetli, hukuk kurallarına uygun, korumacı bir tutum ile yaklaşılır.

Yoksa, denizin bittiğini acı bir şekilde anlamamız yakındır.

 

                                                                                                            M. Levent Artüz

                                                                                                                            İstanbul, 14.01.2014
Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

M.Levent ARTÜZ

Sıfır atık!... M Levent Artüz

Sıfır atık!...  M Levent Artüz Medyada dolaşan bir kısa görsel seyrettim. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı hazırlamış.

Uyanık Kardeşler... M.Levent ARTÜZ

Uyanık Kardeşler... M.Levent ARTÜZ Marmara Denizi’ne İstanbul’un atıkları basılırken bunun hiç bir etkisinin olmayacağı, Marmara’nın eskisinden de mav...
 İSTANBUL Hava durumu


RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapı: MyDesign Haber Sistemi