Gazete Tiyatroterapi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

HABER ARA


Gelişmiş Arama

EN ÇOK OKUNANLAR

ZAMANLAR VE RENKLER... Mehmet YAVRUTÜRK

ZAMANLAR VE RENKLER... Mehmet YAVRUTÜRK

Tarih 30 Aralık 2011, 20:33 Editör

Şairin (Kemal Artüz) :"Düşlere ihtiyaç yoktu o zaman. / Zaman zaten bir düştü." dediği zamanlardaydık. Herkes tanıdık, her şey sahiciydi...Zamanın rengi tozpembeydi !



                                           ZAMANLAR VE RENKLER

 

       Zaman yolculuğun da ilk yıllar. Uçurtmalı, misketli, çelik çomaklı, yakar toplu çocukluk günleri. Meyve; ağacından, sebze; dalından, yumurta kümesten. Her şey mevsiminde yenir. Tabii tadından yiyebilirseniz. İklimin şaşmaz rutini vardı;  Ne zaman sıcak, ne zaman yağmur, ne zaman kar... bellidir.(Bknz. pastırma sıcakları, kırlangıç fırtınası, kocakarı soğukları v.s.). Doğal yaşamı evimizin penceresinden izlerdik. Şairin (Kemal Artüz) :"Düşlere ihtiyaç yoktu o zaman. / Zaman zaten bir düştü." dediği zamanlardaydık. Herkes tanıdık, her şey sahiciydi...Zamanın rengi tozpembeydi !

       Derken radyo günleri başladı. Sinemalarımız da vardı. Özellikle yazlık sinemalar! Filmin kahramanıyla özdeşleşir, filim aralarında kendimize layık rol arkadaşı seçerdik, platonikçe. Aşıklar ucu yakılmış pelur kağıtlara dökerdi duygularını. Analarsa "görülmüştür" damgalı mektuplarda arardı, kınalı kuzularının kokusunu. Şiirin ölmez ağacı her dem çiçek açar, her sabah yeni bir besteye uyanırdık. Sözün tılsımı ve anlamı vardı. Yaşantımızda ki saltanatını sürdüren rutini kimi zaman gazeteler ;"doğuran katır", "yumurtlayan horoz", "sakallı bebek" türü kıyamet haberleriyle sarsmaya çalışsa da pek başarılı olamazdı. Yaz tatillerinde Robenson  hayatı yaşardık, burnumuzun dibindeki uçsuz bucaksız sahillerde. Çevremizde ya hiç yabancı yoktu ya da hiç kimsenin yabancı olmaya hakkı yoktu. Çünkü halen herkes tanıdıktı... Zamanın rengi ebruliydi!

      Sonra hayatımıza siyah beyaz da olsa televizyon girdi. Herkes evlerine çekildi. Sinemalarımız bir anda yok oldu. Tek sosyal  faaliyetimiz televizyondu artık. Yılbaşlarının vazgeçilmezi tombala değil, Zeki Müren'li, Orhan Gencebay'lı ve ille de Nesrin Topkapı'lı televizyondu... Sonra... Renkli televizyona, jetonlu telefondan ev telefonuna, oradan cep telefonuna, internete ışık hızıyla geçtik. İletişim araçları yaygınlaşıp çeşitlendikçe, iletişimsizliklerimiz arttı. Herkes kendi cam fanusuna kapandı. Tanıdıklar bile yabancılaştı. Yanda ki komşunun kim olduğunu bilen yok. Şiirin ölmez ağacı sizlere ömür. Beste musikisini, söz tılsımını yitirdi. Düşlerimizi de kaybettik. Her mevsim her şey var, eski tadlar hariç. Evimizin penceresinden izlediğimiz doğal yaşamı artık belgesellerde izliyoruz. Her şey sanal, herkes yabancı... Zamanın rengiyse metalik griydi.

      Zamanın kollarında çocukluğumuzdan gençliğimize, oradan bu günlere geldik. 2012 Kapımızı çalıyor. Minik farelerin kükrediği, nice aslanların "miyav" bile diyemeden, kedilere boğdurulduğu  günümüzde " doğuran katır", "sakallı bebek" haberleri kimseyi kesmeyeceğinden piyasaya kimimizin korkulu rüyası, kimimizin umudu " Marduk" u sürdük. Bu yıl ki kıyamet ümidimiz o! Gelir mi gelmez mi? Gelmezse mesele yok. Gelirse..? İyi tarafından bakın; 2013 de kimseye hediye alma telaşınız olmayacak demektir.

      Zamanın rengi mi? Bilemiyorum. Çünki resim üstadları "siyah" ın renk olmadığını söylüyorlar.

 

                                                                                         Mehmet YAVRUTÜRK
Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

Mehmet YAVRUTÜRK

"ONLAR ÖLÜRKEN DE GÜLÜYORLAR" M.YAVRUTÜRK

Başlıkta ki tırnak içindeki o sözler bana ait değil. İlk duyduğumda canımı çok acıtan bu sözler "Sudaki İzler" belg...

Hüzün Kavmindeniz... M.YAVRUTÜRK

Hüzün Kavmindeniz... M.YAVRUTÜRK Oğlunu askere uğurlayan babanın öyküsünü anlatan dost Mehmet Yavrutürk
 İSTANBUL Hava durumu


RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapı: MyDesign Haber Sistemi